Lurnbosakral omurganın biyomekaniği

Lurnbosakral omurganın biyomekaniği :

Mekanik açıdan spinal kolonun iki ana fonksiyonu vardır:
1-Koruyucu fonksiyon:
a)Spinal kanal içindeki kauda ve omuriliği korur.
b)Lateralde intervertebral foramen içindeki radiksleri korur.
2-Hareket fonksiyonu:
a)Faset eklemi
b)İntervertebral disk
Her bir hareket ünitesinde iki adet faset eklemi ve bir adet intervertebral disk bulunur. Faset eklemleri sinovial membran ve sıvının bulunduğu gerçek eklemlerdir. Disk ise gerçek bir eklem değildir, vücudun yükünü yumuşatan yastıklar (amortisörler) gibi görev görür. Posterior eklem ilişkilerindeki patolojilerin şematik görünümü. Lumbosakral açıdaki (LSA) değişiklikler faset eklemini etkiler. Yuvarlak daire içindeki kOçOk siyah-beyaz şekiller faset ekleminin kraniokaudal garantisini vermektedir. (A) normal ilişkiler; (B) LSA arttığında faset eklem aralığı azalmakta; (C) LSA normal olmasına rağmen spondilolisthezis oldu~u için posterior longitudinal ligaman traksiyona uğramış ve faset eklemi bozulmuştur; (D) Disk dejenerasyonu ile intervertebral aralığın daralması durumunda da faset eklem yazları birbirine yaklaşır; (E) Belin hiperekstansiyonu ve sakral açının artışı ile radiks sıkışır; Disk dejenerasyonu da varsa daha fazla bas olur; (F) Lumbosakral hiperekstansiyon sırasında disk hemisi de olabilir. Anterior longitudinal ligaman aşırı hiperekstansiyona izin vermez ve nukleusun öne protruzyonu olamaz, arkaya olur. Sonuçta diskin bombeleşmesi forameni daraltırken hiperekstansiyona bağlı faset ekleminin daralması forameni daha fazla daraltır. Hem disk protruzyonu hem de faset eklemi daralması ağrıya yol açar. (Cailliet 1981 den). Lumbosakral omurganın biyomekaniğini anlamak için bazı kavramların iyi anlaşılması gerekir. Sakral açı bunlardan biridir. Pelvis ve pelvise yapışık sakrum yürüme sırasında oblik planda kalça eklemleri üzerinde salımına girer. Yürüme sırasında pelvis arkaya ve One rotasyona uğrar, Bu rotasyon, sakral açıyı sürekli değiştirir. Sakral açının derecesi önemlidir. Ayakta dururken sakral açı 30° kadardır. Yani sakrumun tabanı 30° öne ve aşağı eğimlidir. Bu eğim kısmen kama şeklindeki disk ile kompanse edilir. Kültürel, genetik:, ırksal farklılıklar gösterebilir. Pelvis arkaya eğilirse açı azalır ve bunu kompanse etmek için lomber lordoz azalır, torakal omurlar gerilir. Pelvis One eğilirse açı artar, lomber lordoz artar, torasik kifoz belirginleşir. Kötü duruşlarla ligamentöz gevşeklik ve kas tonu su bozukluğu ile sakral açı değişir .

Erekt postülÜn biyomekaniiti: Erekt postürde en büyük desteği liganıanlar verir. Kas tonusunun erekt postüre katkısı çok azdır. Erekt pestür sırasında lomber bölgenin ekstansiyonu ve lordozu, ön tarafta güçlü ve geniş anterior longitudinalligamanlar ile, arka tarafta ise faset eklemleri ve posterior ligamanlar ile sağlanır. Pelvisin erekt postürü, anterior yerleşimli kalça eklemi ve iliofemoralligaman ile sağlanır. Ayakta dururken dizler posterior popliteal dokularla ekstansiyonda kilitlenir. Yalnızca ayak bileği ligaman1ar ile kilitlenmez. Bu yüzden ayak bileği ayıu pozisyonda kalsın diye anterior dorsif1eksörlerle triseps sura, alternan olarak ve izometrik kasılmalıdır. Vücudun üst kısmı yerçekimi çizgisinin önündedir. Oysa LA düzeyinde yer çekimi çizgisi öne geçer. Erekt postürün sürdürülmesi için gerekli belli başlı yapılar. Anterior longitudinal ligaman lomber lordozu destekler. lliofemoral ligaman kalça ekleminin ön kısmını güçlendirerek kalçanın hiperekstansiyonunu önler. Posterior popliteal dokular diz eklemini kilitler. Gastroknemius kası ayak bile~ini destekler. Yerçekimi doğrusu genellikle vertebra cisimlerinin merkezinin önündedir (Cailliet 1981 den).

Vücut Pozisyonunun Lomber Omurlara Etkisi:
a)Ayakta dururken lomber omurlar vertebral kolonun en çok yük taşıyan kesimidir. Nachemson'un hesabına göre 70 kg lık bir erkekte L3 diski içindeki basınç, yük taşımadan ayakta dururken 70 kg dır. Oysa L3 üstündeki vücut ağırlığı, toplamın 0/060 ı kadardır (40 kg). Değişik vücut pozisyon/arında L3 diski üzerinde yüklenme oranlarının şematik gösterimi. Ayakta dururken yük 100 olarak kabul edilmiştir. Yatar durumda yüklenme en azdır (A); Ayakta dururken 100 olarak kabul edilirse (9), dik oturur pozisyonda yük %40 artar (C), öne eğilirken %50 artar (D), bel desteği olmadan öne eğilerek oturma durumunda ise yok daha da artar (E). Ayakta iken öne eğilerek ağırlık kaldırma (F), ve otururken öne eğilerek ağırlık kaldırma bu yüklenmeyi maksimuma çıkarır (Lindh 1980 den değiştirilerek).

b)Otururken basınç artar. Eğer desteksiz oturulursa lomber lordoz daha da azalır ve yerçekimi düzlemi daha da öne düşerek disk üzerindeki yükü arttırır. Bu yüzden belin arkasına bir yastık ilave edilmesi ve sırta hafif arkaya doğru eğim verilmesi disk basıncım azaltır. Yürümek, jogging yapmak, hatta atlayıp zıplamak bile bel omurlarına oturmak kadar çok yük bindirmez .

c)Yatar durumda iken bel omurlarına çok daha az yük biner. Ancak dizler ekstansiyonda iken psoas kaslan vertebraları çekerek onlara az miktarda bir yük bindirir. Oysa kalça ve dizler fleksiyonda ise psoas kası gevşer, lomber omurlardaki yük azalır.

d)Öne eğilirken erektör spina kaslan gevşeyip uzar. Fakat ligamanlar ve bağ dokusu aşırı öne eğilmeyi engeller. Tam dik postüre dönmek için ekstansör kaslar kasılıp eski konumuna gelmelidir. Ayakta durma ve değişik oturma pozisyonlarında yer çekimi doğrultusunun değişimi. (A) Ayakta durma sırasında yer çekimi doğrusu bel omurlarına çok yakındır. (B) Dik oturma sırasında yer çekimi doğrusu daha ventrale kayar. Çünkü pelvis arkaya kaymış ve bu kayma gövdenin yarattı{ıı kaldıraç kolunu uzatarak arttırmıştır. (C) Desteksiz ve kifotik oturma pozisyonunda ise yer çekimi doğrusu daha da öne gelerek yok artar (Lindh 1980 den değiştirilerek) . Bel eğimi ve bel desteğinin L3 diskine etkisi. Sırt açısı 90° derece iken disk basıncı en yüksektir. 100° açıklıkta ve bel desteği varken yük en azdır. 0 kg lık erişkin bir kişide L3 diskindeki yük miktarının ölçümü (Nachemson 1976 dan) Fleksiyon ve ekstansiyonda belomurlan ve pelvisin ilişkisine "Lomber-Pelvik Rltm" denmektedir. Spinal f1eksiyonun ilk 45-50° kısmı lomber bölgede ve bunun da %75 i L5-Sı, %20 si L4-L5 segmentinde olur. Daha sonra pelvisin öne eğilmesi f1eksiyonu arttırır. Torakal omurganın öne eğilmeye katkısı çok azdır. Çünkü torakal fasetlerin yerleşimi farklıdır. Spinoz çıkıntılar torakal bölgede vertikal yerleşimlidir. Göğüs kafesi de kısıtlayıcı bir rol oynar. Belin fleksiyonu, abdominal kaslar ve psoas kası ile başlatılır. Vücut ağırlığı bunu arttırır. Erektör spina kaslan ve posterior kalça kasları dereceli öne eğilmeyi sağlar. ilk 45° eğilmede hemen hemen tüm fleksiyon bel omurlarınca yapılır. Daha sonraki fleksiyon ise pelvisin rotasyonu ile sağlanır.

e)Ağır kaldırırken ilk 45 derecede yük bel omurlarına biner. Bu sırada kalça ve dizlere fleksiyon vermek kalça eklemlerini işe sokarak büyük bir avantaj getirir. Ayrıca kuadriseps kası da yüke katılınca taşınan yük ile vücut ağırlık merkezi birbirine yaklaşır. Ancak dizler bükülmesine rağmen ağırlık dizlerin arasında değil de dizlerin önünde tutulursa yük yine fazla olacaktır.

f)Lateral fleksiyon ve rotasvon. Lateral fleksiyon hem torakal hem de lomber vertebralarla olur. Rotasyon ise torakal bölge ve lumbosakral bileşke tarafından yapılır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp