Yaşlılarda Yürüme Bozuklukları Nörolojik Nedenler

Yaşlılarda Yürüme Bozuklukları Nörolojik Nedenler : İnme - Beyin damarlarındaki tıkanmaya ya da kanamaya bağlı olarak gelişen inmelerin özellikle küçük çapta olduklarında pek dikkate alınmaması ya da başlangıçta fark edilmeyecek bir biçimde meydana gelmesi yaşlının hareketlerini olumsuz yönde etkileyen en yaygın nedenlerden biridir. İnme geçirmiş bir yaşlının yürüme biçimi kolayca ayırt edilebilir. Bu tür kişiler kas eşgüdümünde belirgin bir güçlük çekerler. Dolayısıyla yürüme biçimlerinde ve öbür istemli hareketlerinde olumsuz değişiklikler meydana gelir. Özellikle geniş tabana basarak adım atarlar ve ciddi denge sorunları gösterirler.

• Parkinson hastalığı - Hasta yürüme sırasında, harekete başlamada ve hareketi sürdürmede güçlük çeker. Dolayısıyla bacaklarını öne doğru ilerletmesini sağlayacak hafif bir itiş verilmediğinde, olduğu yerde sabit bir biçimde kalabilir. Parkinson hastalığına yakalanmış bir kişi, hareketsizlik anlamına gelen akinezi durumunu da gösterebilir. Yürümesi yavaşlar ve vücut yürürken esnekliğini yitirir; kişi zorla attığı küçük adımlarla yürür ve arkaya düşme eğilimi gösterir. Yürüme değişiklikleri büyük olasılıkla akinezi, katılık ve denge bozukluklarının birleşmesi sonucunda ortaya çıkar.

• Laküner durum (enfarktüs) - "La- küner durum" denen sendrom, tansiyon yüksekliğine bağlı beyin daman patolojileri nedeniyle oluşan ufak beyin enfarktüslerinin sonucudur. Bu kişilerde belli bir konumu ya da davranışı koruma açısından duruş bozuklukları, kas gerginliği artışı, hassas hareketleri yapmada güçlük, yüz hareketlerinde değişikliklerve son olarak bunama belirtileri ortaya çıkabilir.Söz konusu hastalan Parkinson has- talanndan ayırmayı sağlayan önemli tanı verileri, laküner durumda küçük adımlarla yürümenin ve ağlamaya eğilimin ("duygulanım egemenliğinin kaybolması") varlığıdır. Küçük adımlarla yürümede harekete geçme yavaşlamıştır; hasta çok kısa, zorlamalı, düzensiz adımlarla ve ayaklarını sürüyerek yürür. Yürümeye başlama ve yürümeyi sürdürme konusundaki güçlük, Parkinson hastalığı olan kişilerde gözlenen yürüme güçlüğüne oranla daha hafiftir. Hastanın birkaç adımdan sonra durma zorunluluğunu duyması, yürüme güçlüğünden çok dikkat kapasitesinin zayıflamasına bağlanmalıdır.

• Bunama - Hareketleri normal görünen bunamış kişilerde, yürümeyi ve dengeyi değerlendirmeye yönelik testler uygulandığında değişiklikler olduğu gözlenebilir. İlerlemiş bunamalarda yürüme yavaşlar ve hasta ayaklarını sürüyerek küçük adımlarla yürür.

• Çevrel sinir hasarı - Yaşlılarda çev- rel sinir sistemi patolojilerine sık rastlanır. Bunlar daha çok şeker hastalığından, tümörlerden, Guillain-Barre send- romundan ve idyopatik (nedeni bilinmeyen) sinir hasarlarından kaynaklanır. Harekete ilişkin belirtileri asteni (güçsüzlük) ve kas atrofisidir. Hasta merdiven çıkarken zorlanmaktan ya da yürüme sırasında sendelemekten yakınabilir. Klinik tabloya ayrıca duygu bozuklukları ve otonom sinir sistemi bozukluğu belirtileri eklenir.

• Kronik subdural hematom (sert- zar altında kan toplanması) - Klasik özellikleri şunlardır: Hastanın sonradan ağrıya yol açan bir kafa travmasına uğramış olması, genellikle dalgalanmalar gösteren, vücudun bir yarısını etkileyenve genelde bilinç bozukluğuna oranla daha hafif seyreden hemiparezi. Bu patoloji de yaşlılıkta kendini çok özgül olmayan bir biçimde gösterebilir. Dolayısıyla tanıda güçlüklerle karşılaşılır.İleri yaşlarda yürümede meydana gelen değişiklikler klinik tablonun önemli bir bileşenini oluşturur. Subdural hematomun çift taraflı olması durumunda, erken evrelerde bilinç bulanıklığı çok hafif, yürüme bozukluğu ise oldukça belirgin olabilir.

• Normotansif hidrosefali (normal tansiyon koşullarında beyin - omurilik sıvısının artması) - Normal basınçlı hidrosefalinin erken evrelerinde yürüme bozuklukları temel belirtilerden birini oluşturur. Hastanın yürümesi güvensiz ve geniş tabanlı bir hale gelir; vücudunu döndürmede güçlüklerle karşılaşır. Bu belirtilere tipik olarak idrar tutamama durumu da eşlik eder. İzleyen dönemde ise belli bir bunama durumu ortaya çıkar.

• Serebellar ataksi (beyincikten kaynaklanan sarsak yürüyüş ve hareketler) - Yaşlı hastalarda beyincikte ortaya çıkan en yaygın değişiklikler, beyincik dokusunda yıkıma ya da enfarktüse bağlı olanlardır.Yürüme sallantılı, düzensiz, güvensiz ve geniş tabanlı basma biçiminde olabilir.Beyincik-pons (köprü) açısı tümörleri, örneğin akustik nörinom (işitme siniri tümörü) kronik denge bozukluğu ve yere düşme biçiminde kendini gösterebilir.İşitme siniri tümöründe bilgisayarlı tomografi (BT) olguların büyük bölümünde lezyonu gösterebilir. Ama işitme kanalında yerleşmiş olan ufak tümörlerde hava ve kontrast madde vererek yapılan bir BT gerekebilir.

• İlerleyici supranükleer (çekirdek üstü) paraliz (felç) - ileri yaşlarda sık görülen bir patolojidir. Gözlerin aşağıya doğru döndürme yeteneğinin felç olması, omurga ve boynun sertleşmesi ve yürümede öbür belirtilere göre daha ağır değişikliklerle seyreder. Hastada sık sık yere düşmeler, özgün dizartri (konuşma güçlüğü) ve ilerleyici bunama görülür. Bu sendroma atipik ekstrapiramidal patolojisi olan hastalarda daha sık rastlanır. Ama klasik Parkinson hastalığı bulunanların yakalanma olasılığı da vardır.

• Servikal artroz (boyun omurlarının kireçlenmesi) - Hastaların küçük bir bölümünde bu hastalık sinir köklerinde ya da omuriliğin sinirsel yapılarında bazenAağır olabilen sonuçlara yol açabilir. Böyle durumlarda hastada özgün olmayan yürüme bozuklukları, kas hiperto- nisi (gerginliği), ilerleyici spastisite ve idrar tutamama görülebilir. (Aslında yaşlı bir hastada idrar tutamama bu yaş grubunda sık görülen başka hastalıklara da bağlanabilir.)Boyun omurlarının radyolojik incelenmesinde artroz (kireçlenme) görülür ve omurga kanalının çapının daraldığı gözlenir.Yaşlı hastada aslında boyun omurlarındaki değişikliklere hemen her zaman rastlanır. Dolayısıyla yürüme bozukluğunu boyun artrozuna bağlayabilmek için B12 vitamini eksikliğinin ve omurga kanalını daraltıcı başka nedenlerin bulunmadığını belirlemek gerekir.

• Boyun tümörleri - Boyun artrozuna ve boyun tümörlerine bağlı ilerleyici spastisiteleri (kas gerginliğinin artmasıyla beliren durum) klinik açıdan ayırmak zor olabilir. Bazı hastalarda bu iki durum birlikte bulunabilir. Patoloji ne kadar hızlı ilerlerse, olayın bir tümöre bağlı olduğu kuşkusu o ölçüde güçlenir.Kesin tanı için miyelografiye ya da BT'ye başvurulur.

• Bj2 vitamini eksikliği - Yaşlı hastada pemisyöz anemi (B12 vitamini eksikliğine bağlı kansızlık) dev hücreli (me- galoblastik) aneminin en sık görülen biçimidir. Ortaya çıkışı tipik olarak sinsidir; hasta hekime başvurduğunda anemi çok ağır bir duruma gelmiş olabilir. Yaşlıda pemisyöz anemi başlangıçta kendini serumda düşük B12 vitamini düzeyiyle ve henüz kansızlık ya da makrosit (yuvarlak biçim almış, normalden büyük çapta, ama hemoglobin içeriği normal ya da normalin altında olan alyuvarlara verilen ad) artışı gelişmeden ortaya çıkan nörolojik belirtilerle gösterebilir.Belirtiler anemiye ve bunun sonucunda ortaya çıkan olaylara bağlıdır.

Zihinsel değişikliklerle birlikte çevrel sinir arızalan ve subakut omurilik dokusu dejenerasyonu gibi sinir sistemiyle ilgili bozukluklar görülür. Harekete ilişkin belirtiler ile paresteziler (sıklıkla ağnyla birlikte ciltte ortaya çıkan kann- calanma, uyuşma gibi, duyum bozuk- luklan), dengesizlik, sekme ve bazende paraplejidir (belden aşağısını etkileyen felç).Tanı plazmada B12 vitamininin düşük bulunmasıyla doğrulanır. Nörolojik hasann engellenmesi için tanının erken konması gerekir.Enjeksiyon yoluyla B]2 vitamini tedavisi yaşam boyunca sürdürülmelidir. Tedaviye hastalığın erken evrelerinde başlanırsa, klinik iyileşme oldukça çarpıcıdır. Ama tedavi kesildiğinde, hastalık mutlak bir ilerleme gösterir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp