akciğer zarı iltihabı tedavisi ne kadar sürer

Akciğer Zarı İltihabı Belirtileri Makale 2 :

İrinli akciğer zan iltihabının belirtileri, sıvı-fibrinli akciğer zan iltihabında görülenlere benzer. Ama bu kez irinleşmeyle giden sürecin özel belirtileri de tabloya eklenmiştir. Bunlar iltihap etkeninin cinsine, iltihabın ağırlığına ve yaygınlığına göre değişir. Ampiyem bütün akciğer zan boşluğuna yayılabildiği gibi belirli bir bölgeyle de sınırlı kalabilir. Bu durumda kese biçiminde sınırlanmış ampiyemden söz edilir.

Hastanın genel durumu değişen Ölçülerde de olsa her zaman bozulmuştur. Hasta halsiz, solgun, tümüyle iştahsız ve zayıflamıştır; sürekli yatma gereksinimi duyar. Ateşi yüksektir. Bütün irinli olaylardaki gibi ateş titreme nöbetleriyle yükselip belirli bir noktaya ulaşır, daha sonra hafif ya da şiddetli bir terlemeyle düşer. Sıvı-fıbrinli akciğer zan iltihabının gidişi sırasında, yüksek ateşin ortaya çıkması olaya İrinleşme sürecinin eklendiğini düşündürmelidir. Aynca hasta enfeksiyonun yerine göre değişen göğüs bölgelerinde ağn duyar. Tansiyonu dü-şer ve genellikle böbrek işlevleri bozulur.

Havasız ortamda yaşayabilen mik-roplann varlığı, bozunma ya da kokuşmanın başlaması, akciğer ve akciğer zarında doku yıkımıyla kangrenleşme ve bunun sonucunda gelişen kendiliğinden (spontan) pnömotoraks, yani akciğer zarına hava girmesi hastalığı ağırlaştırır ve yakınmaları artırır.

Ampiyem sırasında ortaya çıkan irinin görüntüsü ve özellikleri akciğer zan boşluğunda üreyen mikropların cinsine göre değişir. PnÖmokoklara bağlı irin gri renkte ve yoğundur; streptokoklar yoğunluğu daha az ve genellikle kanlı bir sıvı oluşturur. Irinleştirici (piyojen) mikroplar krem kıvamında ve yeşilimsi renkte, verem basili toz renginde ve içinde kesilmiş süt gibi parçacıklar bulunan, kokuşturucu mikroplar ise son derece kötü kokulu, içinde akciğer ve akciğer zarına ait doku parçacıklan bulunan irin üretir. Doku parçalarının varlığı bozundurucu ya da kokuşturucu mikroplanıl akciğer ve akciğer zannda yol açtığı doku yıkımım gösterir.

Antibiyotiklerin kullanıldığı günümüzde bile ampiyem olgularına özenle yaklaşmak gerekir. Ne kadar erken tanı konur ve cerrahi girişim ya da ilaçlarla tedaviye başlanırsa o kadar İyi sonuç alınır.

Gerekli tedavi uygulanmadığında, irin göğüs duvarına ya da akciğerlere doğru bir yol bularak ilerler. Bu durumda akciğer zanyla göğüs duvan arasında ya da akciğerle akciğer zan arasında bir fistül oluşur. Fistül gelişimi iltihabın akciğer dokusuna da yayılmasının sonucudur. Çok seyrek olmakla birlikte bazen, özellikle de keseleşmiş ampiyem olgularında sıvı kendiliğinden emilir ve irin-leşen bölgeyle sınırlı olarak akciğer zarı kalınlaşıp kireçlenebilir.

Günümüzde antibiyotik tedavisinin yaygınlaşması sonucunda bir zamanlar öldürücü olan ampiyem olgulanmn büyük bölümü başanyla tedavi edilmektedir. Çok kolay olmamasına karşın tedavi genellikle iyileşmeyle sonuçlanır. Özellikle antibiyogram yapılarak hastalık etkeninin duyarlı olduğu antibiyotiklerin belirlenmesi ve buniann yerel olarak enjekte edilmesi, hinin akciğer zan boşluğundan uzaklaştırılmasını sağlar. Böylece iltihabı yenmek kolaylaşır ve hastalık yavaş yavaş iyileşir. Başta vereme bağlı ampiyemler olmak üzere bazı olgularda iyileşme ancak cerrahi girişimle sağlanabilir. Hastalığın uzun sürdüğü bu olgularda hastanın son derece sabırlı olması, İyileşme döneminde ve sonrasında tedavinin bütün kurallarına sıkı sıkıya uyması zorunludur. Tedaviye belli bir süre ara vermek ya da ihmal etmek aylar alan iyileşmeyi bir anda ortadan kaldırır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp