Kelliğe Elveda Deyin!

Kelliğe Elveda Deyin! : Bazı erkekler için dazlak olma düşüncesi, iktidarsızlıktan bile daha korkutucudur. Kelleşme korkusunun şaşırtıcı derecede güçlü oluşu, muhtemelen saçımızın sıklığını cinsel performansımızla özdeşleştirmemizden kaynaklanır. Ve iktidarsızlık gizlenebilir ama kellik saklanabilecek bir şey değildir!Tarihçiler Julius Sezar’m, başından neredeyse çıkarmadığı defne yapraklı tacını o kadar sevmesini aynı nedene bağlarlar: Çünkü tacı, kafasındaki kel noktalan gayet güzel gizliyordu! Napolyon, Avrupa’nın geleceğini tartışmak üzere Rus Çarı Alexander ile buluştuğunda, toplantı saç dökülmesini engelleyecek ilaçlar hakkında bir sohbetle sonlanmıştı. Saçı dökülen erkeklerin çoğu, en ufak bir umut veren her türlü ilacı denemeye can atar. Olağan durumlarda gayet makul ve mantıklı davranan deneyimli insanlar, muğlak vaatler ve aptalca görünen yöntemlerle kandırılabilirler.

Yüzyıllar boyunca, sahtekâr satıcılar saçları dökülen ve bir mucize olup saçlarının yeniden çıkacağı umudunu hiç yitirmeyen erkeklere “mucizevi” tedaviler satarak servet kazanmıştır. Saçları dökülen erkekleri hayal kırıklığına uğratmayı istemem ama bu durumun mucize kabilinden bir tedavisi yoktur. Yapabileceğimiz en iyi şey, saç dökülmesinin gerçek nedenlerini öğrenmek ve gereğini yaparak bu nedenlerin üstesinden gelmek olabilir.Bu konu benim için özel. Çünkü yıllardan beri, başımda kalan her saç telini korumak için günbegün çaba gösteririm. Belli ölçüde başarılı olduğumu söyleyerek övünebilirim. Son yıllarda saçlarım hiç dökülmediği gibi, bir miktar da yeni saçım çıktı. Tavsiyelerime uyanların, çıkan saçlarını göstererek övünmeye benden daha fazla hakları var. Çoğu zaman olduğu gibi, “terzi kendi söküğünü dikemez.”Gelin, saç dökülmesi olgusuna bir bakalım. İnsanın her gün ortalama elli ila yüz tel saçı dökülür. Dökülen bu saçları tarağımızda, saç fırçamızda, yastığımızda filan buluruz. Bu ölçüdeki dökülmenin bizi endişelendirmemesi gerekir. Çünkü bu tür dökülme doğal döngünün bir gereğidir. Her saç teli başımızda ortalama dört yıl kalır. Yaklaşık olarak ayda bir-bir buçuk santimetre uzar. Ortalama dört yıl uzadıktan sonra, yaklaşık üç ay boyunca “duraklama dönemine” girer. Sonra da yerini yeni bir saç teli alır.

Kelleşmenin mekanizması


Kafatasımız en karmaşık kan damarları ağına sahiptir ve vücudumuzun geri kalan kısımlarına kıyasla en fazla kana ihtiyaç duyan bölümdür. Her saç telinin dibinde folikül denilen, saçın uzamasını sağlayan epidermal hücreler topluluğu, yani saç kökü bulunur. Saç telinin varlığı bütünüyle kökünün durumuna bağlıdır. Saç kökünün durumu da büyük ölçüde kan dolaşımının miktarı tarafından belirlenir. Eğer saç köküne şu ya da bu nedenle yeterli kan gelmiyorsa, dökülen saçın yerine yenisi çıkmaz. Başımızın tepesinde kafatasımızın kalan kısmına kıyasla kan dolaşımı daha yavaştır. Kelleşme vakalarının egemen çoğunluğunda saçlar ilkin bu alanda seyrekleşmeye başlar. Bu durum kan teminindeki yetersizliğin saç dökülmesinin ana nedeni olduğuna işaret eder.

Erkeklerin yaşı ilerledikçe saçları seyrelir çünkü kafatasların- daki kan dolaşımı zayıflar. Kırk yaşındaki bir erkeğin kafatasındaki kan dolaşımı, yirmi yaşındaki kan dolaşımına kıyasla çok daha yavaştır. Kılcal damarların oluşturduğu ağ, kafatasını besleme yeteneğini kaybeder. Saçı dökülen hemen her erkek aynı hataya düşer; başına dokunmaya korkar hale gelir çünkü bununsaçlarının daha da dökülmesine neden olacağını düşünür. Saçlarını tarar ya da fırçalarken saçlarını çekmemeye ve kafa derisine dokunmamaya dikkat eder. Oysa ovuşturmak ya da masaj yapmak vücudun herhangi bir bölümündeki kan dolaşımını hızlandırmanın en iyi yoludur. Bu nedenle başımıza, özellikle de saçların seyreldiği alanlara masaj yapmak çok yararlıdır.

Bu açıdan kadınları örnek almamız gerekir. Kadınlar her gün defalarca saçlarını toplar, tarar, fırçalar ve yeniden yapar. Mümkün olduğunca güzel görünmeye çalışır. Bu tür davranışlar kafatasındaki kan dolaşımını hızlandırmaya gerçekten de yardımcı olur. Her şey bir yana, vücutlarında bulunan östrojen hormonu sayesinde kadınların dolaşım sorunu yaşama riski daha düşüktür.Şampuan, krem ve saç bakım ürünlerinin saç kökleri tarafından emilebildiğini gösteren herhangi bir kanıt yok.

Derimizin işlevlerinden biri de vücudumuza yabancı maddelerin girmesine engel olmaktır. Yalnızca bazı yağlar derimizin en üst katmanı tarafından emilebilir. Evet, saç tellerimiz gözeneklidir. Saç boyası ya da meç gibi kimyasal bileşikleri özümseyebilir. Ama bu, saç telinin özümsediği şeyi saç köküne aktarabildiği anlamına gelmez. Saç kökünü dışarıdan beslemenin bir yolu yok. Bugüne değin vitamin veya besleyici maddeleri saç köküne verip de saçı yeniden uzatmayı başarabilen kimse çıkmadı.Kelleşen erkeklerin, başlarının yan ve arka taraflarındaki saçlar dökülmez.

Çünkü bu alanlarda dolaşımla ilgili etmenler tepedeki kadar fazla değildir. Bu etmenlerden bir kısmı kafa derisinin altındaki kas ve yağ dokusuyla ilgilidir. Kasların, örneğin sinirsel gerginliğe bağlı olarak kasılması kılcal damarların daralmasına neden olabilir. Bu da saç köklerine giden kan miktarını azaltır. Bazı erkekler, sürdürdükleri gergin yaşam tarzı yüzünden çoğu zaman gergin bir kafatasıyla dolaşırlar ve bu nedenle kel kalırlar.

Yetersiz beslenen saç kökleri yeniden saç uzatacak güçte olmaz.Yeterli kan sağlanmasının yanı sıra saçların uzamasında ve yenilenmesinde kanın kalitesi de etkilidir. Kanın kalitesi ise doğru beslenmeye bağlıdır. Çok fazla et yiyen erkeklerin tepelerindeki saçın daha çok döküldüğü, tatlıya düşkün erkeklerin saçlarının ise alın bölgesinden açılmaya başladığı dikkat çeker. Temiz ve sağlıklı kan, saçlarımız dahil, sağlık durumumuzun tamamına yansır. Bu amaca ulaşmak için atılması gereken temel adımlar şunlardır:

1. Sağlıksız beslenerek vücudunuzu kirletmekten kaçının.
2. Kan dolaşımınızın iyi olması için kolesterol seviyenizi sağlıklı düzeylerde tutun.
3. Vücudun iç temizliğine yönelik tedaviler uygulayın. Sabah akşam ardışık soğuk ve sıcak duşlar alın. Açık havaya çıkın. Nefes alma egzersizleri yapın.

Bütün bu önlemler dolaşım sisteminizin daha sağlıklı hale gelmesini sağlar. Eğer bu konularda daha ayrıntılı bilgi edinmek istiyorsanız, 150 Yıl Yaşayabiliriz adlı kitabıma başvurabilirsiniz.Burada size baş masajından söz edeceğim. Bu yöntem saç dökülmesini tersine çevirmek için size yüzde doksan şans verir.

Baş masajı


Bu yöntemi öğretmenin en zor kısmı, birini kelleşen kafatasına masaj yapmaya ve saçını fırçalamaya ikna etmektir. Masaj yapılan kelleşmiş bölgelerin sınırlarının masajla asla genişlemediğini berberlerden ya da dermatologlardan öğrenebilirsiniz.

Masaj için kullanılan havlu küçük ve yumuşak olmalı. İki yemek kaşığı tuzu bir litre ılık suda eritin. Havluyu tuzlu suya batırıp hafifçe sıkın ve saçlarınızın döküldüğü kısımlara masaj yapın. Saçların kısmen dökülmüş olduğu yerlere özellikle dikkat edin. Masajın süresine kendiniz karar verin. Örneğin, deriniz kızarmaya başladığında ya da masaj yaptığınız alanlarda karıncalanma hissettiğinizde bırakın.

Bu saydığım etkiler yarım dakika da gerçekleşebilir, birkaç dakikada da.Burada amaç kafatasımızı saran kılcal damar ağını yavaş yavaş iyileştirerek saç köklerimizi canlandırmaktır. Lütfen hemensonuç vermesini beklemeyin. Bu sorunun bu hale gelmesi yıllar sürmüştür. Dolayısıyla, tedavisi de en az aynı süreyi alacaktır. Ancak, sabırlı olursanız kazançlı çıkacağınızı unutmayın. Yeni saçların belirmesi üç-dört ayı bulur. Kelleşmiş bölgenin pürüzsüzlüğünü yitirmesi, saç köklerinin yeni saç tellerini yüzeye doğru itmeye başladığı anlamına gelir.

Rengine ve biçimine bağlı olarak, bazı saç tipleri daha erken fark edilebilir. Örneğin koyu renk saçlar, aynı hızla uzuyor olsalar bile, sarı saçlara kıyasla daha erken görünür hale gelir.Masaj yaptığınız süre boyunca bir miktar saçınız dökülecektir. Bunlar, eninde sonunda dökülmesi kaçınılmaz olan saçlardır. Yaklaşık üç aylık bir dönemde bunların canlanan kökleri yeni saçlar çıkartacaktır.

En sert masajlar bile, zaten dökülmeyecek olan saçın dökülmesine neden olmaz. Masaj tedavisine başladığınız andan itibaren dökülme süreci durur ve tersine işlemeye başlar. Seyrelmiş kısımdaki saçlarınız normal sıklığına ulaşıncaya kadar, dökülenden daha fazla sayıda yeni saçınız çıkacaktır. Bu süreç bir ila beş yıl alır. Yaklaşık olarak seyrelme sürecinin aldığı zamana denk gelen bir süredir bu. Lütfen saçlarınız tamamen çıkıncaya kadar masaj yapmayı bırakmayın.

Saçların tamamının dökülmüş olması halinde, saçların yeniden çıkmasını sağlamak apayrı bir konudur. Kuramsal olarak mümkündür ancak ben boş vaatlerde bulunmayı istemem. Denemenin size bir zararı olmaz. Ama seyrelmiş saçların tedavisindeki garantiyi beklemeyin.

Dökülmüş saçlarının yeniden çıkmasını masajla sağlayanların hayatları boyunca masaj yapmayı sürdürmeleri tavsiye edilir. Saçları daha dökülmemiş fakat genetik nedenlerle, kötü beslenme yüzünden ya da gerilimli yaşam tarzları yüzünden saçlarının dökülmesini bekleyen kişiler de koruyucu bir önlem olarak baş masajı yapabilir. Bu önlem saçlarınızın olduğu gibi kalmasını garanti altına alacaktır.

Her gün saçınızı yıkamak saçın daha fazla dökülmesine yol açmaz. Yüzünüzü daha sık yıkıyorsunuz ama buna rağmen kaşlarınız ve kirpikleriniz dökülmüyor. Bazı uzmanlar her gün saç yıkamayı doğru bulmazlar. Bunun, derinin salgıladığı doğal yağları ortadan kaldırdığını öne sürerler. Benim görüşüme göre, üzerine yapışan tozlarla birlikte bu yağlı malzemeyi yıkamak gayet iyi bir fikirdir. Saçı her gün yıkamak ve bu sırada da başa masaj yapmak derideki bezlerin daha iyi çalışmasını sağlar. Bu da saçımızın durumunu olumlu etkiler.

Saçınızın yumuşak olmasını, kolay taranmasını ve derinizdeki bezlerin iyi çalışmasını istiyorsanız, saçınıza bir yumurta sarısı sürerek bir-iki dakika masaj yapabilirsiniz. Az miktarda, örneğin günde yirmi beş-elli mililitre kadar alkol almak da saçlarımızın uzamasına ve kılcal damarlarımızın genişlemesine yarar sağlar. Sevişmeyi de ihmal etmeyin. Sinir sistemimizi rahatlatan bütün diğer etkinlikler gibi, sevişmek de saç köklerimize daha fazla kan gitmesini sağlar.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp