Öksürük Otu Hangi Hastalıklara İyi Gelir?

Öksürük Otu Hangi Hastalıklara İyi Gelir? :

Görünümü: Çok yıllık otsu bir bitkidir.

Kökleri uzun ve sürüngendir. Çiçek açan gövdelerin boyu 10-25 santimetreye ulaşır. Yapraklan yeşil kırmızıdır. Çiçek sepetleri tektir. Çiçekleri san renktedir. Tohumlan 3.5-4 mm. çapındadır. Beyaz paraşütlüdür. Çoğalma, tohumlanyla ve köklerin yeni dallarının çıkmasıyla olur.
 

Çiçeklenme dönemi nisan-mayıs, tohumlanma dönemi ise mayıs-haziran aylanndadır.

Tıpta yapraklarından yararlanılır. Kuzey Anadolu’da bol miktarda yetişmektedir.Toplanması ve Kurutulması: Öksürük otunun yapraklanm yaz aylannın ilk yansında toplamak gerekmektedir. Toplandıktan sonra üstü kapalı yerlerde kurutulur.Kimyevi Terkibi: Çiçek sepetlerinde faradiol, arnidiol, taraksantin, sigmasterin ve büzüştürücü maddeler vardır.
 

Tıpta Kullanım Alanları

Yapraklarının balgam sökücü ve yumuşatıcı etkisi vardır. Demlenerek içilir. Terletici çaylarda bulunur. Bronşit ve larenjitler de, akciğer apsesinde kullanılır. Haricen toz halinde yumuşatıcı dezenfektan olarak ve deri hastalıklarında da iltihap kurutucu olarak kullanılır.

Bu tür sarı çiçekli, çok yıllık ve otsu bir bitkidir. Kuzey Anadolu''''da rutubetli sırtlar ve yol kenarlarında görülür. Çiçek durumları yapraklardan önce (mart-nisan) meydana gelir.
Dış görünüş olarak 8-15 cm çapında, yürek biçiminde ve uzun saplı yapraklardır. Üst yüz koyu yeşil, alt yüz ise sık ve beyaz renkli tüylerle örtülüdür. Hemen hemen kokusuz ve hafif acı lezzetlidir.

Bileşiminde müsilaj taşımaktadır. Yaprakları öksürük kesici ve göğüs yumuşatıcı etkilere sahiptir. Çiçekleri de aynı etki için kullanılmaktadır.
Diğer isimleri: Farfara otu, Kavalak, Sulandıkotu'''' dur.

Drugları: Öksürük ot çiçeği: Farfarae flos
Öksürük ot yaprağı: Farfarae folium
Öksürük otunun genellikle yaprakları çay, lapa ve Natürel ilaç yapımında kullanılır.

Giriş: Öksürük otu Bileşikgillerin alt grubu olan Kanarya otugillerin alt grubu öksürük otugillerden (Tussilago) olup, bu grubunda sadece bir bu türü mevcuttur. Yetiştiği yöreye göre zaman içinde değişik formlar alan sadece birkaç adet mevcuttur. Dağ öksürük otu; T.f. ssp. Alpestris, Avustralya öksürük otu; T.f. ssp. Australis, Sicilya Öksürük otu; T.f. ssp. Umbertina ve en yaygın olarak yetişen hakiki öksürük otu; T.f. ssp. Typica’yı sayabiliriz. Latince Tucsis: Öksürük agere: kovan (def eden) anlamına gelir yani Öksürüğü kovan demektir. Farfara ise farina beyaz un, fero ise ben un taşıyorum yani toplam ben un taşıyorum anlamına gelir. Türkçede genellikle Öksürük otu diye anılır öksürüğü iyileştirdiği için ve devetabanı denmesi de yapraklarının devenin ayak izine benzetil-mesinden ileri gelir. Buda bitkinin çiçek sapının veya yaprağının alt kısmının un gibi beyaz keçemsi tüy taşımasından ileri gelir. Öksürük otunun Romalılar tarafından kullanıldığı bilinmektedir ve sonra Türkler, Araplar ve en son Orta Avrupalılar tarafından kullanılmaya başlanmıştır.

Botanik: Çiçeklerini yapraklarından önce açan nadir bitkilerden biride öksürük otudur. Çiçeklerini karlar erimeye başladığı andan itibaren açmaya başlar ve sonra yaprakları çıkar. Çiçekleri 10-30cm boyunda uzun bir sap üzerinde yuvarlak daire şeklindedir, dışında uzun ince şerit şeklinde kırmızımsı yeşil veya esmer renkli kupa yaprakları bulunur. Kupa yapraklarının üzerinde bir tepsiye dizilmiş gibi ince iğne şeklindeki altın arsısı renkte, 300 civarında taç yaprak ve ortada altın sarısı, kabarcıklı bir göbek bulunur. Yaprakları uzun bir sap üzerinde kalp veya nal şek¬linde kenarlarında 9-13 adet sivri lopları ve narin kertikleri mevcuttur. Yaprakların üst yüzeyi koyu yeşil, alt yüzeyi, beyaz renkli keçemsidir. Kökleri bulunduğu yerde 2metre boyuna ulaşabilir ve çevresine kısa sürede yayılarak kümeler oluşturur.

Yetiştirilmesi; Kamalı ve Göl kenarları veya nemli, killi, kireçli ve taşlı topraklarda çok hızlı gelişir. Bu nedenle bahçeye ekilen ökse otu kısa sür-ede çevresine yayılabilir. Avrupa, Türkiye, Kafkaslar, Türkistan, Uk¬rayna ve Rusya da yetişir, kuzey Amerika ve Avustralya da yabani olarak yetişmektedir.

Birleşimi;
1) Yapraklarının birleşimindeki maddeleri önemine göre şöyle sıralayabiliriz.
a) Polisakkaritler %7-8 oranında olup buda; Inalin, Galaktozlar, Arabinozlar, Glikozlar, Xylozlar ve Uronasitlerden oluşur.
b) Pyrrolizidinalkaloitler %0,01 Senkirkin, Tussilagin ve de Amerika ve Çin öksürük otları çok az oranda Senecionin içerir.
c) Flavonitler %0,6-1; Quercetin ve Kâmpferol
d) Triterpenler; α- ve β- Amyrin
e) Phytosteroller: β- Sitosterol ve Camperterol
f) Organik asitlerden; Gallikasit, Tartarikasit ve Malikasit
g) Ayrıca Tanin %5 ve çok az miktarda Eterik yağ içerir. Minerallerden Potasyum ve çinko içerir ve ayrıca Nitrik asit.
2) Çiçeklerinde; Polisakkaritler %6-7, Triterpenler, Phytosteroller, Flavonitler ve Fenollü birleşikler içerir.

Tesir Şekli; Balgam söktürücü, göğüs yumuşatıcı, tahrişleri önleyici, üşütmeyi önleyici, iltihapları önleyici, mide ve bağırsakları kuvvetlendirici, idrar söktürücü ve Tonik özelliklere sahiptir.

Araştırmalar; Uzun araştırmalar sonunda birleşiminde Pyrrolizidin- Al-koloit içermeyen yeni öksürük ot türü elde edilmiştir. Bu nedenle öksürük otunun çayı, şurubu ve diğer natürel ilaçlarının kullanılmasında bir mahzur yoktur.(NH. 2.00.120

Kullanılması;
a) Komisyon E 138nolu ve 27.07.1990 tarihli monografi bildirisinde ökse ot yaprağının akut nefes yollarını üşütme, öksürük ve ses kısıklığı ile akut ağız ve yutak iltihaplanmasına karşı kullanılabileceğini beyan etmiştir.
b) Halk arasında; Grip, Öksürük, Bronşit, Astma, Boğmaca, Ses kısıklığı, Akciğerleri üşütme, ciğerlerin şişmesi (Emphysem), Akciğerlerin toz toplaması (Silikoz) ve Verem gibi rahatsızlıklara karşı kullanılmıştır.

Çay; İki kahve kaşığı öksürük ot yaprağı demliğe konur ve üzerine 300-400ml kaynar su ilave edilir 5-10dakika demlemeye bırakıldıktan sonra süzülerek içilir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp