Ankylose

Ankylose eklem hareketlerinden bir kısmının veya tamamının kaybolmasıdır. Buna göre parsiyel ankiloz veya tam ankiloz adını alır. Eklemin basit bir sertliği ile eklem kemiklerinin tam yapışması arasında birçok derecelere rastlanır.

Ankiloz şekillenmiş herhangi bir eklemde çeşitli dokular örneğin: kemikler, bursa synovialis, ligamentler, fascialar kaslar hatta deri bile eklemin hareketsizliğine az çok katılır. Buradaki sinirler ve damarlar da büzülmüş olur.

Ankiloz anatomo-patoloji yönünden biri hakiki veya tam, diğeri yalancı veya parsiyel olarak ikiye ayrılır. Birincide eklem yüzleri ve ligamentler bozukluğa uğradığı halde ikincide etki altında kalanlar eklemin çevresindeki dokulardır. Klinik bakımdan bu bölümlendirme benimsenmemektedir.

Eklem yüzlerinin ve ligamentlerinin bozuklukları eklemin geniş ölçüde hareketini engellediği halde, eklemin çevresindeki dokuların bozuklukları bunun hareketlerini bir dereceye kadar sınırlandırabilir. Onun için tam veya hakiki ankylose denildiği zaman eklemde hiçbir hareket olmadığı; yalancı veya parsiyel ankylose'da ise eklem hareketlerinin sadece azalmış bulunduğu anlaşılır.

Sağaltım: Ankiloz'la sonuçlanabilen eklem kırıkları, akut veya kronik arthritisler, eklem periferlerindeki yaralar gibi bozukluklar yöntemine göre zamanında sağaltılmalıdır. Küratif sağaltım yönünden parsiyel ankylose'lar masaj, hidroterapi, hafif egzersizler ve eklemlerin elle bir çok kez hareket ettirilmesi ile sağaltılabilir.

Büyük hayvanlarda tam yapışmaların sağaltımı olanaksızdır. Carpus, dirsek, omuz, tarsus ve kalçada oluşanlara karşı hiçbir girişimde bulunulamaz. Phalanx eklemlerindekine karşı ise yapılacak tek işlem neurectomy operasyonudur.

Burkulma (Distortion)

Tanım:
Eklem yüzlerinin geçici ve tam olmayan yer değiştirmesine burkulma denir. Etkinin bulunduğu kısa süreler içinde eklem yüzleri birbirinden ayrılır; fakat etkinin kalkması sonunda yine eski durumuna dönerler.

Bu olay, eklem bağının yapısındaki liflere veya bunların yapıştıkları yere az veya çok zarar verir. Bazı bağlar, iki kemiği az hareket edecek şekilde birbirine bağlar. Mc2 ve Mc3 kemikleri arasındaki bağlar ile; tibia ve fibula arasındaki bağlar bunlara bir örnektir. Diğer bazı bağlar ise eklemleri güçlendirirler ve çok yönlü veya belli bir sahada harekete izin verirler.

Nedenler: Burkulmalar eklem gücünün üstündeki zorlamalarla oluşur. Kayma, düşme, sıçrama ve benzeri çabalamalar bunları doğurur.

Oluşum Mekanizması: Eklem bağlarının karşılayabileceğinden daha büyük derecede bir hareket burkulmaya neden olur.

Burkulmada oluşan yıkımlanmanın büyüklüğü, aşırı kuvvetin etki süresine bağlıdır. Etkiyen anormal kuvvetin etkisi çok kısa sürmüşse, bağın fonksiyon kaybı çok az olur, az sayıda lif bundan etkilenir. Bu durumda lokalize bir hematom oluşur ve bunun için hızlı bir şekilde fibrinle dolar. Fibrin, fibroblastlar tarafından buraya getirilir. Bu fibroblastlar bağı onarırlar.

Bağda oluşan yıkımlanma çok fazla ise, fazla sayıda lif kopmuş demektir. Bu durumda bacakta görevsel bozukluklar ortaya çıkar. Liflerin tam kopma durumlarında, bulgular kopuk lifin lokalizasyonuna göre değişir. Büyük bir hematom oluşumu, şişme ve ödem sık görülen bulgulardır. Burada iyileşme yavaş gelişir ve hiç bir zaman tamamlanmaz. Normal bağın yeniden oluşması olanaksız olduğu için sikatriks dokusu bunun yerini alır.

Klinik Görünüm: Hafif burkulmalarda yırtılan lif sayısı çok azdır. Bağın yapısı içinde hematom oluşur; ancak fonksiyon bozukluğu görülmez.
Orta dereceli burkulmalarda, liflerin bir bölümü yırtılmıştır. Az da olsa fonksiyon bozukluğu vardır.

İleri derecedeki burkulmalarda, bağın fonksiyonu tamamen kaybolur. Genellikle bağın uç kısımlarında ayrılma vardır. Etkili bir reperasyon olayı, kopuk bağ uçlarının birbirlerine karşı duruşlarına göre değişir. Uçların karşı karşıya getirilmesi çok önemlidir.
Burkulmada liflerin gerilmesi çok fazla olursa, bağın kemiğe yapıştığı bölümde kemik kopabilir (gerilme kırığı).

Bölgede oluşan anatomik bozukluğun derecesine göre ağrı, şişkinlik ve eklem hareketlerinde kısıtlanma görülür. Eklem dıştan palpasyonla yoklandığında şiddetli ve ani ağrı duygusu saptanır.

Bu ağrı eklemin normal hareketlerinde ani ve şiddetli olarak gözlenebilir. Özellikle kopan ligamentlerin yapışma yerlerinde yüksek derecede ağrı duyulur. Pasif hareketler ağırın artmasına neden olur. Eklemin çevresi sızıntılardan dolayı şişer. Capsula articularis yırtılmış ve kanamalar varsa, böyle hallerde capsula'nın deri altına rastlayan bölgelerinde gergin şişkinlikler belirir. Capsula articularis'in yaralanmaları bu dokunun yangısını oluşturabilir.

Sürekli irkiltiler kalınlaşmalara, çekme ve büzülmelere yol açar. Yangı daha da ilerleyerek bir periartritis ossifikansa neden olabilir. Bazen de synovial kese çok dolgun bir hal alır ve hidartroz şekillenir.

Tanı: Hastalığın başlangıcı ve özgeçmişi hakkında alınan bilgi ile çoğu kez kolay olur. Çıkık ve kırıkla karışabilir. Çıkıklarda eklem yüzleri yerlerini tam ve sürekli olarak değiştirmiş, kemiklerin yönleri bozulmuştur. Kırıklarda ise hem anormal oynaklık ve hem de krepitasyon vardır.

Sağaltım: Yeni olan burkulmalarda eklemin dinlendirilmesi ilk düşünülmesi gereken koşuldur. Bu arada yangıyı önleyici (antiphlogistique) ilaçlara başvurulur. Soğuk duşlar, banyolar veya bölge üzerine tuzlu su, alkol kompresleri yapılır. Pom. lasonil, pom. hirudoid sürülür. Bu işlemler ilk birkaç gün içinde uygulanır. Birkaç gün sonra sıcak su duşları, banyolar ve kompreslerden yarar sağlanılır. Uygun pansumanlarla bölgenin sarılması iyileşmeyi sağlayıcı etkiyi hızlandırır. Sargı konamayan yerlerde irkiltisel friksiyonlara başvurulur.
Resim 133. Burkulma örnekleri. A) Hafif derecede burkulma (lifler arası kanama var). B) Orta derecede burkulma (bazı lifler kopmuş ve hematom var). C) İleri derecede burkulma (bağ tamamen kopmuş), D) Gerilme kırığı oluşmuş.

Eklemlerin tam dinlendirilmesi için sabit bandajlardan da yararlanılır. At ve sığırlarda bir ay, kedi ve köpeklerde 10-20 gün süreyle yerinde bırakılan bandajların büyük yararı vardır.

Eskimiş olgularda; irkiltisel friksiyonlar, vezikan merhem uygulamalarına ve koterizasyona başvurulur.

Sağaltım ve dinlenme süresi dolan hayvanın yavaş yavaş dikkatli şekilde işe sokulması gerekir. Aksi halde onarımı olanaksız olan bir durumla karşılaşmak her an için olasıdır.

Çıkık (Luxation)

Tanım:
Eklemi oluşturan kemiklerin eklem yüzlerinin, sürekli olarak birbirinden uzaklaşıp yer değiştirmelerine çıkık denir.
Çıkıklar tam veya tam olmayan çıkıklar diye ikiye ayrılırlar.

Tam Olan Çıkıklar: Bu tür çıkıkta eklem boşluğunu çevreleyen capsula articularis ve ligamentler koptuğundan kemik ve eklem yüzleri birbirinden ayrılmıştır.

Tam Olmayan Çıkıklar: Bunda, eklem yüzleri belli bir alanda karşı karşıyadırlar.
Çıkıklarda isimlendirme daima eklemin periferindeki kemik adına göre yapılmaktadır. Buna göre kalça eklemi çıkığına luxatio femoris; çene eklemindeki çıkığa luxatio mandibulare; omuz eklemi çıkığına ise, luxatio humeri denir.

Çıkıklar da kırıklar gibi açık veya kapalı olabildikleri gibi, doğmasal ve edinsel olabilirler. Edinsel olanlar; Primer veya sekonder olarak gelişirler.

Çıkık (Luxation)

Nedenler:
Konjenital çıkıklar, embriyonal hayattaki gelişim eksikliklerine bağlı olarak oluşur. Forsell'e göre köpek, kurt ve tilki gibi karnivorların özellikle dirsek ve diz eklemlerinde çok görülmektedir. A. Ü. Vet. Fak. Şirürji Kliniğine getirilen yeni doğmuş bir danada dirsek eklemi çıkığı saptanmıştır (Öktem, B. 1947).
Sekonder çıkıklar daha çok eklemin irinli yangısı sonu, onu çevreleyen dokuların yıkımlanmasıyla olur.

Edinsel çıkıklardan primer olanlar: Travmatik nedenlerden ileri gelir. Bunların oluş mekanizması distorsiyondaki gibidir. Eklem yüzlerinin birbirinden tamamıyla ayrılıp uzaklaşması için direkt veya indirekt kuvvetli dış etkilere gereksinim vardır. Bu nedenle kayma, düşme, vurma veya çarpmalarla, şiddetli ve reflektorik kas kontraksiyonlarının rol oynaması doğaldır.

Atlarda burkulmaların çok olmasına karşın, köpeklerde çıkıklar ön planda yer alır. En çok köpek ve kedilerde görülen lukzasyo femoris, at ve sığırlarda da oldukça görülür. Buna karşın atlarda yana veya yukarıya doğru oluşan patella çıkıkları çok olduğu halde, köpeklerde azdır. Atlarda I. phalanx'ın yana doğru olan travmatik sublukzasyonu birinci sırada görülür. Atların diğer eklemlerinde ise çıkıklara çok az rastlanır.

Klinik Görünüm: Ağrı, deformasyon ve fonksiyon bozukluğundan oluşmuştur.

Ağrı: Capsula articularis ile ligamentler ve eklemi çevreleyen yumuşak dokulardaki lezyonun derecesine bağlı olmak üzere her zaman vardır. Eklemin pasif hareketleri ağrının artmasına neden olur. Bu sırada sağır bir krepitasyon da duyulur.
Deformasyon: Eklem kemiklerinin yerlerini değiştirmesinden ileri gelir. Önceden çukur olan yerler çıkıntılı, çıkıntılı yerler çukurlaşmış olur. Bazen dislokasyona uğramış kemiklerle, boş kalan eklem kavitelerinin palpe edilmesi olasıdır.

Fonksiyon Bozukluğu: Ağrıdan çok eklemin hareket yeteneğini kaybetmesinden ileri gelir.

Çünkü: Bu bölge anesteziye edilse bile hareketsizlik çoğu kez devam eder, eklem açılıp kapanmaz. Bazı çıkıklarda ise, hareketlilik bir yöne doğru sınırlanmıştır. Oysa bunun aksi yönde normalden daha serbest olduğu görülür. Eklemin kapsülası ve ligamentleri geniş ölçüde yırtılıp kopmuşlarsa, o zaman bazı eklemlerde her yöne doğru aşırı bir hareketlilik görülür. Çıkık, ekstremite eklemlerinde olduğu zaman daima şiddetli bir topallık ortaya çıkar, bazen de ilgili bacağın uzadığı veya kısaldığı dikkati çeker.

Tanı: Eklemin hareketsizliği ve şeklindeki bozukluk çoğunlukla tanı için yeterli olur. Yalnız eklem kalın kas tabakaları ile örtülü ise, özellikle yeni olgularda kontüzyon veya distorsiyon ile karıştırılabilir. Bunlardaki ağrı anestezi ile giderildiğinde hareket normale döner. Halbuki çıkıkta hareket ağrının giderilmesi ile normale dönmez.

Bazı olgularda çıkığı, kırıktan da ayırt etmek gerekir. Bilindiği gibi çıkık semptomlarının aksine olarak kırıklarda, anormal oynaklık ve aynı zamanda tipik krepitasyon vardır. Çıkıklarda repozisyon güç olduğu halde, retensiyon kolaydır. Oysa kırıklarda durum tamamıyla tersinedir. Yani ret kolay, tespit güçtür.

Eski çıkıklarda, kas atrofisi semptomları ile yerini değiştiren kemik uçlarının çıkıntıları görülür. Bu şekildeki kemik çıkıntılarını, ekzostoz veya büyük bir kalkıştan ayırmak için dikkatli ve karşılaştırmalı şekilde muayene etmek gerekir.
Çıkıklarda da en doğru ve güvenilir tanı aracı röntgen muayenesidir. Bu muayenede eklem uçlarının yerleri kadar, durumları hakkında da bilgi edinilir.

Prognoz: Oluşan lezyonun derecesi ve çıkığın eskiliği ile değişir. Köpeklerde çıkıkların erkenden reddi halinde birçok olgularda tam iyileşme olur. Büyük hayvanlarda yöntemine uygun yapılan redden sonra dahi, bazen basit bir sertlikten ankiloza kadar değişen geçici veya sürekli bir fonksiyon bozukluğu kalabilir.

Red edilmeyerek kendi haline bırakılan çıkıklarda, kanama nedeniyle oluşan şişkinlikler birkaç hafta içinde geriler. Ağrı hafifler ve çıkıktan önceki derecesini bulmamakla beraber eklemde hareket tekrar çoğalır. Bu olayın nedeni yeni bir eklem (neoarthrose) oluşmasındandır.

Çünkü: Bu sırada eski eklem kaybolur. Özellikle yuvarlak bir başla (caput) sonuçlanan kemiklerin oluşturdukları eklemlerde, karşı çukurluk (cavitas articularis) sağlam bir granülasyon dokusu ile dolarak düzelir. Oysa yeni eklemde caput'un bulunduğu yerde yeni bir çukurluk oluşur.

Hatta yanındaki kemiğin periostu üzerinde yaptığı basınç ve bunun sonucu olarak şekillenen atrofi nedeniyle bu kemikte de şekillenebilir. Sonuçta bu bölgeyi kuşatan dokular ve özellikle bağdoku, capsula articularis ve ligamentler oluşturmak üzere özel bir durum kazanır. Bu şekilde yalancı yeni bir eklem meydana gelmiş olur. Bunlarda da çoğu kez kuvvetli bir topallık kalır. Yahut bu topallık şiddetli zorlamalarda ortaya çıkar.
Enfeksiyon tehlikesinden dolayı açık çıkıkların prognozu elverişsiz olarak kabul edilir.

Sağaltım: Sağaltımda temel prensip: Yerinden ayrılan kemik uçlarını yerine getirmek, bunları yerlerinde tespit etmek ve enfeksiyonu önlemektir.

Red (Reposition): Her zaman çok ağrılıdır. İşlem çıkığın yeni veya eskiliğine, bölgesine göre oldukça güç olur. Doğal olarak hayvanın yapısının da işlemde rolü büyüktür. Red işlemi için hayvanın genel narkoza alınması veya sinir uzamı anestezisi yapılması gerekir. Karnivorların arka bacak eklemi çıkıklarında ekstradural anesteziden yararlanılabilir. Bu işlemde intraartiküler anestezi yeterli olmaz.

Repozisyon: Çekme, çekmeyi karşılama ve yerine koyma gibi işlemleri kapsar. Küçük hayvanlarda bu işlemler kolay yapılabilirse de at, sığır, manda gibi büyük yapılılarda yardımcılara ve bazı araçlara gereksinim duyulabilir.

Tespit: Çıkık yerine konduktan sonra, nükslerden sakınmak için başvurulan son işlemlerdir. Bu işlemde olası ise hayvan bir askı aygıtına alınır ve bölgeye bandaj uygulanır. Bandaj uygulanmayan yerlerde irkiltisel ilaç uygulamalarına başvurulur.

Komplikasyonlardan sakınmak için de bölgeye kuru friksiyonlar yapılmalıdır. Bu friksiyonlar bir dereceye kadar kas atrofilerini önlemede yardımcı olur.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp