Kemik Kanseri Belirtileri Ve Tedavisi

Kemik Kanseri Belirtileri Ve Tedavisi :

Kemik kanserleri nadir olarak görüldüklerinden, teşhis ve tedavisi, bu kanserler konusunda deneyim sahibi, konunun uzmanı olan ortopedik onkoloji ile uğraşan doktorlar tarafından yapılmalıdır.

İlk aşamada doktor hastanın şikayetlerini, var olan yada önceden geçirilmiş önemli hastalıkları ve aile öyküsünü özellikle kanser açısından sorgulayacaktır. Daha sonra hastanın ağrı veya şişlik şikayetinin bulunduğu kemik bölgesi, buraya komşu kemik ve eklemler, çevredeki yumuşak dokular ve son olarak uzak organları içeren tam bir muayene yapılacaktır.

Bir sonraki aşamada kan testleri ve röntgen çekilerek tümörün yerleşimi, büyüklüğü ve şekli değerlendirilir. Kemik kanserleri, röntgende büyük, düzensiz, sınırları belirsiz kitleler şeklinde görülürler. Eğer hastada kemik tümörü saptanmış ise bir teşhis yanlışlığını önlemek ve tümörün yayılma derecesini saptamak için ek testlere geçilir. Bu amaçla bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans görüntüleme yani MRI ve radyoaktif kemik sintigrafisi en sık kullanılan yöntemlerdir. Bilgisayarlı tomografi özellikle kemiksel yapıların oldukça ayrıntılı görüntülerini çok ince kesit aralığında görüntülemeye yarayan bilgisayar destekli bir görüntüleme yöntemidir. Manyetik rezonans görüntüleme ise kemiği olduğu kadar kemiğe komşu yumuşak dokuların, damar ve sinir yapılarının görüntülerini bir çok düzlemde oldukça ayrıntılı bir şekilde ortaya koyarak tümör yayılımının boyutlarını, adeta tümörün haritasını ortaya koyar.Kemik sintigrafisi kemiğe özgü radyoaktif maddelerle tüm vücudun taranmasını sağlar. Özellikle birden fazla kemikte tutulumun söz konusu olduğu, bazen belirti vermeyen tümörlerin erken teşhisine de olanak veren bir yöntemdir.Anjiyografi özellikle ameliyat planı yapılırken tümörün ana damarlara yakınlığını, tümörü besleyen damarları ortaya koyarak cerrahi tedavinin sınırlarını belirlemekte kullanılır.

Kemik Kanserlerinde Tedavi Yöntemleri

Özellikle son 15-20 yılda kemik kanserlerinin tedavisinde ciddi ilerlemeler sağlandı. Başta kemoterapi alanındaki gelişmeler, bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans görüntülemenin kullanıma girmesi ve cerrahi tekniklerin gelişmesi hem hastaların kanserden kurtulmalarını hem de uzuvlarının korunmasını sağladı. 20 yıl önce kemik kanserlerinde ortalama sağkalım % 20-30 oranında iken, günümüzde bu oran % 65-70'ler dolayına yükseldi. Başka bir deyişle kemik kanseri teşhisi konulan her üç hastadan ikisini günümüzde tedavi edebiliyoruz. Aynı şekilde ameliyat tekniklerinin gelişmesi, yapay kemik, kemik benzeri dolgu maddeleri ve eklemleri de içeren metal protez teknolojisindeki gelişmelerle hastalarımızın yaklaşık % 90'nında, kol yada bacağın kesilmesine gerek kalmadan uzuv koruyucu cerrahi ile kanserli kemiği güvenli bir şekilde çıkarabilmekteyiz.

Kemik kanserlerinin tedavisinde cerrahi tedavi, kemoterapi ve radyoterapi( ışın tedavisi) asıl yöntemlerdir. Hastanın yaşı, aktivitesi kemik kanserinin tipi ve yayılımına bağlı olarak bu yöntemler sıklıkla bir arada kullanılırlar.

Kemoterapi ile kanser hücrelerini öldüren ilaçlar ağızdan, kas içi veya damar yolu ile hastaya verilir. Bu ilaçlar özellikle hızlı büyüme ve gelişme gösteren hücreleri etkilediğinden kanser hücreleri ile birlikte sağlıklı hücreler de etkilenir ve yan etkiler ortaya çıkar. Sık görülen kemoterapi yan etkileri bulantı-kusma, halsizlik, saç dökülmesi, ağızda yaralar oluşması ve bulaşıcı hastalıklara karşı direnç azalmasıdır. Kemoterapinin yan etkileri tedavi bitiminde ortadan kaybolur. Başarılı bir kemoterapi kanser hücrelerinin % 90' dan fazlasının yok edilmesi anlamına gelir. Bu sağkalım için oldukça önemli bir olumlu göstergedir.

Işın tedavisi (radyoterapi) kanserli bölgenin radyasyon ışını ile etksiz hale getirilmesidir. Bu tedavi yöntemi radyoterapiye hassas olan Ewing sarkomu gibi tümörlerde ve kemiğe başka organlardan yayılan kanserlerin tedavisinde etkilidir. Osteosarkom yada kondrosarkomda radyoterapi etkili olamamaktadır, nadir bazı durumlar dışında kullanılmamaktadır. Radyoterapi ışınlamanın yapıldığı bölgede, ödem, sertlik, hareket kısıtlılığı gibi bazı yan etkilere neden olabilir. Yine özellikle çocuklarda radyoterapiyi takiben uzun yıllar sonra ikincil kanser gelişimi sözkonusu olabilir.

Kemik kanserlerinin ameliyatla tedavisinde temel prensip, kanserli kemiğin üzerinde güvenli bir miktarda sağlıklı doku bırakılarak geniş bir şekilde, herhangi bir tümör kalıntısı bırakılmadan çıkarılmasıdır. Çıkarılan kemiğin yerinde oluşan boşluk, vücutla uyumlu metallerden yapılan protezlerle veya kadavra kemiği, yada bazen hastanın kendisinden kemik nakli veya kemik uzatma ameliyatları yapılarak doldurulur. Böylece hastanın organı korunarak etkili bir tümör tedavisi yapılmış olur. Büyüme çağındaki çocuklarda aynı zamanda uzayabilen protezler kullanılır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp