düşük tansiyonun belirtileri ve tedavisi

Düşük Tansiyonun Tedavisi : Ölçüyü kaçırmadan, kendini bilerek, kötülükten kaçar iken başka bir kötülüğün kucağına düşmeden; “Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine yaşamak” için savaşmak lazım. Hani hipertansiyon ile savaşırken hipotansiyona teslim olmadığımız gibi.

Kan basıncımızın normal değerleri altında oluşuna hipotansiyon adını veriyoruz. Bilindiği üzere kan basıncımız, iki rakamla telaffuz edilir. Misal; 120/80 mmHg, 140/90 mmHg vb. gibi… İlk rakam yüksek basıncımıza ait olandır(120 ve 140 örnekleri). İkinci rakam ise düşük basıncımıza işaret eder(80 ve 90 örnekleri). İşte hipotansiyon; yüksek basıncımızın 90 mmHg altına inmesi ve bunu, yarattığı rahatsızlıkla hissettirmesidir. Hipotansiyon ile oluşan rahatsızlık duygusu önemlidir. Çünkü kan basıncı 90 mm Hg ve altında olmasına rağmen hiçbir yakınması olmadan yaşamını idame ettiren sağlıklı kişiler de olabilir. Sporcular ve aktif bedensel çalışma içinde olanlar, bunlar içinde en sık rastladığımız örneklerdir.

“Çabuk yoruluyorum, iş yapmak istemiyorum. Gücüm kalmadı ki…”

“İş yerinde kafamı kaldıramıyorum. Sanki başımda bir ton yük… Ne işime ne de bana söylenenlere konsantre olamıyorum.”

“Şu ellerime ve ayaklarıma bir dokun bak! Buz gibi. Sanki bu yetmezmiş gibi bir de gözlerimin önünde noktalar uçuşmaz mı?”

“Başım ağrıyor. Gitmediğim doktor kalmadı. Kulaklarımın uğultusu ise çektiklerimin cabası...”

Tansiyon düşüklüğü yani hipotansiyon dediğimiz durumlarda dile getirilen başlıca yakınmalardır bunlar. Ne var ki bu tür yakınmalar, tansiyon düşüklüğüne masumiyet atfederek sorgulandığı zaman, aslından uzaklaştıran akıntıya kapılmak mümkündür. Böyle olunca da kesin tanı gecikebilir.

90/60 mmHg altındaki basınçlarda hayati organlarımız olan beyin, böbrek ve kalbimize yeterince kan gitmez. Yeterince kanlanamayan bu organlarımızda beslenme bozukluğu ortaya çıkar. Beyin yeterince kanlanamayınca baş ağrısı, bilinç bulanması ve depresyon oluşur. Kalbe yeterince kan gitmeyince kalp ağrısı, çarpıntı, hatta kalp yetmezliği ortaya çıkabilir. Böbrekler ise yeterince kanlanmadığında idrar çıkışı azalır ve kanımızda başta üre olmak üzere atılması gereken zehirli maddeler birikmeye başlar. İşte bu nedenlerle hipotansiyon, hiç de yabana atılacak ya da hafife alınacak bir olay değildir. Tersine üzerine gidilmesi ve dikkatle izlenmesi gereken bir durumdur.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp