Graves Hastalığı (Robert James Graves)

Graves Hastalığı (Robert James Graves)

Herhangi bir hastalığı isimlendirirken ilk defa bu hastalığı tarif etmiş alan bilginin ismini ancak ölümünden sonra zikretmek genellikle iki fayda sağlar. Bunlardan birincisi hastalığın eksiksiz olarak tetkik ve tarifine imkan vermesi, diğeri de ilk tarif etmiş alan bilginin adının ebedileşme imkanımın bulunmasıdır. Graves hastalığında ne yazık ki her iki şık da tahakkuk edememiştir. ilk yanlışlık hipertiroidizm, tirotoksikoz ve eksoftalmik guatr hallerinin aynı amire için ile mütalaa edilmesi ile başlamıştır. ikinci hata da birincisine bağlı olarak tahakkuk etmiş ve bu hastalıkta hiç olmazsa 20'den fazla araştırırının isminin karışmasına yol açmıştır. Batılı bir hekim alan OL Caleb I'arry 1786 yılında birkaç olgu müşahede etmiş fakat bunlar ancak 1825 yılında yayınlanmıştır. Graves ise 1835 yılına kadar hiçbir tebliğ ile bulunmamıştır. Bu tarihte de ancak 3 olgu zikretmiş ve açıklamaları Perry'ninkilere nispeten zayıf kalmıştır. Buna mukabil bir Alman prausyeni olan Karl Basedow 1840 yılında hastalığı mükemmel bir şekil ile tarif etmiş ve bu yüzden çağdaşları onun ismini bu hastalığa vermişlerdir. Daha sonra Sir William Osler "Parry Hastalığı" şeklinde sıkı bir kampanya açmış fakat hiçbir zaman bu isimlendirme revaç bulmamıştır, Graves ne hastalığı keşfetmiş ve ne de mükemmel bir tarifini vermemiş almakla beraber tıp tarihinde ismi bu hastalığı belirtir al muştur.

1796 yılında dünyaya gelen Robet Graves, bir doktorun oğludur. Dublin'de Trinity Koleji'nde parlak bir öğrencilik hayatından sonra 3 yıl üreyle seyahat etmiştir. Pek büyük bir kolaylıkla lisan öğrenme yeteneğinde olan Graves bir gün Avusturya 'da gayet mümkün mel Almanca konuşmasından dolayı casus zannı ile tevkif edilmiş ve LO gün hapiste kalmıştır. Bu gezisi sırasında Alp Dağları'nda büyük İngiliz Ressami Turnerle karşılaşmış ve yeni tanışan iki arkadaş birbirlerinin isimlerini sonradan aylarca beraber dolaşmışlardır.

Dublin'e döndükten sonra Graves, Meath hastanesine atanmıştır. Burada çalışmaya başlayan Graves tıp öğrencilerinin bizzat hasta ile meşgul olmalarını ve her hastamız anamnezini almalarını isteyen bir öğrenim şekli takip etmek istediği için, o güne kadar bu şekilde tıp tahsiline alışmamış olan öğrencilerin itirazları ile karşılaşmıştır. Fakat bu öğrenim sistemi büyük bir başarı sağlamış ve hemen hemen bugün bile bütün dünya tıp okullarında uygulanmaktadır. Graves'in bu çalışmaları Dublin'in Avrupa tıp okulları arasında çok ünlü olmasına olanak sağlamıştır.

Graves'tan önceleri, ateşli hastaları tedavi etmek için aç bırakırlar ve kan alırlardı. Graves bu hastalara yeterli ve gerekli miktarlarda gıda verilebileceğini göstermiştir.

Graves yıllarca Dublin‘in en büyük hekimi olarak şöhret kazandı ve mükemmel öğrenciler yetiştirdi. 1853 yılında ölmeden evvel mezar taşına "Ateşli hastalara yemek yedirdi' yazılmasını vasiyet etti

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp