Çıban Neden Oluşur

Çıban Neden Oluşur : Deri üstündeki kıl diplerinden cerahat mikroplarının içeriye girerek kıl dibinde ve komşu dokularda bir iltihap hâsıl etmesine (çıban) denir.
Şeker hastalığı çeken insanlarda husule gelen çıbanlar, büyük ve çok iltihaplı olurlar, kolay kolay kapanmazlar.

Çıbanı yapan üzüm salkımı veya incir şeklindeki mikroplardır.

Çıban, önceden, ufak bir sivilce gibi. başlar. Bu sivilce çok ağrılıdır. Sivilcenin etrafı kızarır. Bir müddet sonra sivilce büyür, olduğu yerde ufak bir kabarıklık hâsıl eder ve bu kabarıklığın ortasında beyaz bir cerahat kütlesi toplanır ki, buna (çıbanın özü) derler.

Daha sonra, çıban çatlar. Özündeki cerahat dışarıya akarak iyileşmeye ve üstü kabuklanmaya yüz tutar.Çıbanlar, bazı insanlarda, tek bir taneden ibaret olur. Bünyesi müsait olan bazı insanlarda ise çok sayıda, biri batıp biri çıkan, çıbanlar görülür ki, bunlar hastayı pek ziyade iz‘aç ederler. Bu hale (Fronculos)‘derler.

Bu insanların cerahat mikroplarına karşı dayanaklık kabiliyeti azdır.Derinin elbise ve başka eşya tarafından tahrişe uğraması çıbanların teşekkülü için hazırlayıcı bir sebeptir.

Eski hekimler, hazım sırasında bağırsaklarda husule gelen zehirli maddelerin, karaciğer tarafından tadil edilemeyerek, kana karışmalarının çıbanlara sebep olduğunu söylemişlerdir. Havanın sıcak olması, şoförlerde, ateşçilerde olduğu gibi derinin sıcağa maruz kalması, çıbanların husulünü kolaylaştırdığı yazılmıştır.

Şeker hastalığına tutulmuş insanların kanında, şeker fazla miktarda olduğundan bunların vücudu cerahat mikroplarının girmesine ve tutunmasına müsait bir dururumdadır. Onun için bunlarda çıbanlar çok olur. Bu çıbanlar, şeker hastalarında büyük, çok iltihaplı ve çok sıklntı verici bir hal alırlar.

Kolay kolay kapanmazlar.


Böyle büyük ve çok iltihaplı olup ateş ve kırıklıklar yapıp vücudu sarsan büyük çıbanlara halk dilinde (şiripençe) denilmiş ve bunlar tehlikeli sayılmışlardır.

Vücudun yorgunluk, açlık, hastalık gibi sebeplerle çok yorulmuş ve ileri derecede zayıflamış olmasının çıbanlara kapı açtığı kanaati vardır.
Çibanlar, ufak bir rahatsızlık ve cerahatlenme yapıp geçebildikleri gibi bunların uzun sürdükleri, bulundukları yerlerde lenfa damarlarında, lenfa boğumlarında iltihaplar ve dokularda derin abseler ve flegmonlar yaptıkları da vardır.

Üst dudakta çıkan çıbanlar bu nahiyenin altındaki dokuların yumuşak ve damarların fazla olması ve bu nahiyenin beyine yakın bulunması dolayısı ile, ehemmiyetli sayılırlar. Çıbanlar bütün devirlerinde ağrı, acı, kanama, cerahatlenme gibi türlü türlü haller yapar, hastalara çok sıkıntı verirler.

TEDAVİ:

Çok çıban çıkaran insanların her şeyden önce, iyi bir muayeneden geçirilerek bütün vücutlarının incelenmesi şarttır. Sidik ve kan tahlilleri yaparak şeker hastalığı mevcut olup olmadığını da araştırmak lâzımdır.

Derinin üstünde bir çıban baş verir vermez, ilk günlerde, bunun üzerine hafif bir tentürdiyot sürmek veya alkol pansumanı yapmak sayesinde çıbanın büyümesine engel olmak ve onu olduğu yerde söndürmek mümkündür.

Bazı defa sıcak su ile yapılacak pansumanlar büyük fayda verirler.Bütün bunlara rağmen çıban gerilemez, şişer ve cerahat hâsıl ederse ufak bir ameliyat ile onu açtırarak içindeki cerahati boşaltıp iltihabın, bir an önce, zail olmasına çalışmak lâzımdır.

Çıbanların üzerine konmak için tertip edilmiş, içinde bir takım mikrop öldürücü ilâçlar ihtiva eden, türlü türlü merhemler kullanılabilir.Bugünkü hekimliğin elindeki (sulfamid) ve (Penicilline) gibi ilâçlardan çibanlarm tedavisinde, büyük faydalar sağlamak mümkündür.

(Sulfamid) her ağızdan verilebildikleri gibi, dışarıdan kullanılabilecek şekilde hazırlanmış olan (Sulfamid tozları) ile cerahatli çıbanlara yapılacak pansumanlarla yaranın çabucak kapanmasına yardım etmekte mümkündür.

Çibanın cerahatinden bir damla alıp bunu laboratuarlarda, mikrop üretme yerlerine ekerek, arızayı yapan mikropları ortaya çıkarmak ve bu mikroplardan hastaya bir aşı hazırlayarak şırınga etmek gibi biyolojik usuller vardır.

Bu tedavi usulü bazı hastalarda faydalı neticeler vererek onu, az zamanda, çıbanlarından kurtarabilir. Eski hekimler çıbanlara sebep olan zehirleri bağırsaklarda aradıkları için, çok çıban çıkaranlara, günde iki üç kahve kaşığı, (bira mayası) içmeyi tavsiye ederlerdi.

Penicillin gibi bazı küf ve mayaların cerahat yapan mikroplar üzerine özel bir tesir yaptıkları anlaşıldıktan sonra, çıban tedavisinde bira mayasının rolü bugünkü hekimliğin de dikkatini çekecek bir hâdise olsa gerektir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp