Ürik Asit Yüksekliği Belirtileri

Ürik Asit Yüksekliği Belirtileri :TANRI YİYECEKLERİ, ŞEYTAN İSE AŞÇIYI YARATMIŞTIR.” Bu eski deyişi unutmuş gibi görünüyoruz. Yemek yemekten öylesine hoşlanıyoruz ki, bu düşkünlüğümüz rasyonel düşünme yeteneğimizi ortadan kaldırarak bağımlılık değilse bile bir alışkanlık halini alıyor. Vücudumuz aşırı miktarlardaki besinleri sindiremez. Aşırı yediğimizde vücudumuzu, sindirilmemiş besin parçalarını bağırsaklarımızda depolamaya zorlamış oluruz. Bu sindirilmemiş gıdalar da yıllar içinde bozulup bizi içeriden zehirlemeye başlar. Çeşitli hastalıklara ve erken yaşlanmaya neden olurlar.

İnsanların mide kapasiteleri birbirinden farklıdır. Midemizin fizyolojik kapasitesini, avuçlarımızı bir top oluşturacak şekilde birleştirmek suretiyle yaklaşık olarak belirleyebiliriz. Bir öğünde yediğimiz yemek miktarı bu topun toplam hacminin yarısını, bir defada aldığımız sıvı miktarı ise bu hacmin dörtte birini aşmama- lı. Aşan her miktarın depolanması gerekir. Günlük olarak baktığımızda mide kapasitemizi aşan miktarlar fazla görünmeseler de, zaman içinde birikerek çoğalırlar.Kronik hastalıkların neredeyse tamamı, tıpkı pasın metali yiyip bitirmesi gibi, sağlığımızı yiyip bitiren ürik asidin birikmesinden kaynaklanır. Peki, ürik asidin kaynağı nedir? Ürik asit genellikle aşırı yemenin sonucunda oluşur. Bir de çok fazla protein, yani et, süt ve şarküteri ürünleri tüketmekten kaynaklanır.

Kandaki normal ürik asit içeriği çok düşüktür. Normal seviyenin üzerine çıktığında, ürik asit kanın belli bileşenleriyle bağlanarak kan damarlarını tıkayan jeller oluşturur. Bu bölgelerde kan dolaşımı yavaşlar ya da tamamen durur. Genellikle el ve bacaklar gibi vücudun kalpten en uzak organlarında bulunan en ince damarlar en büyük zararı görür.

Eller ve bacaklar kan dolaşımının yetersizliği nedeniyle genellikle üşür. Bu mekanizma kan dolaşımının ileri derecede bozulmasına neden olabilir.Eklem ve kemik rahatsızlıkları, sırt ve bel ağrıları, kronik romatizma, artrit, gut hastalığı gibi sağlık sorunları vücudumuzdaki aşırı ürik asidin yarattığı rahatsızlıklardır. Sert kristaller kemiklerimizde ve kaslarımızda biriktiği sürece acı çekmeye mahkûmuz.

Romatizma ve gut hastalığından mustarip olanlar şunu anlamak zorundadır: Yıllardan beri çektikleri acılardan kurtulabilmeleri için ürik asidin oluşum sürecini sekteye uğratıp kas ve eklemlerinde birikmiş ürik asit çökeltilerini çözmeleri gerekir.Aşağıda sunulan tedavi yöntemleri, kendilerini yıllardır hareketsiz bırakan rahatsızlıkları iyileştirmek konusunda pek çok insana yardımcı oldu. Bu insanlardan biri, kırk beş yıllık deneyimli bir hekim olan kendi annemdi. Tavsiyeleri dinleyip alternatif tıp yöntemlerine razı oluncaya kadar romatizma yüzünden büyük azap çekti. Ürik asit, sık rastlanan hastalıklar olarak teşhis edilen farklı belirtilerin ortaya çıkmasına neden olur.

Gut hastalığı (Podagra)

Gut hastalığı genellikle ayak başparmağına, daha seyrek olarak da el başparmağına musallat olur. Alışılmış belirtisi, çok büyük acı veren gut ağrılarıdır. Kristal birikimleri eklem bölgesinde ağrıya, şişmeye ve kızarıklığa neden olur. Kanın biriktirdiği tuzlar eklemlerimizin biçimlerini bozar ve hareket yeteneğimizi azaltır. Eğer asit tortuları birikmeye devam ederse, tuz tortuları bütün eklemi kalın çimento gibi sarar. Eklemlerin herhangi bir şekilde hareket etmesine nerdeyse tamamen engel olur. Hastalık, ilk olarak, uyuma ya da oturma gibi uzun süreli hareketsizliklerden sonra eklemlerde hafif ağrılar şeklinde gösterir kendini.

Kronik romatizma


Kronik romatizma, grip veya nezlenin yarattığı akut romatizmadan ayırt edilmelidir. Kronik romatizma gut hastalığıyla ilişkilidir. Her ikisi de ürik asit tortularının birikmesi sonucunda ortaya çıkar. Kronik romatizma ender olarak genç insanlarda görülür. Yaşı ilerlemiş insanlar, hayatları boyunca bol yemek yemenin bedelini bu şekilde öderler.

Romatizmanın, kötü beslenme alışkanlıklarımızı yansıtan bir ayna olduğunu söyleyebiliriz. Kronik romatizma şişmelere ve gut hastalığındakine benzeyen yumruların oluşmasına neden olur. Ancak, romatizma gut hastalığı kadar şiddetli ağrılara yol açmaz. Ürik asidin fazlalığı yüzünden yavaşlayan metabolizma, romatizmaya neden olur. Ürik asidin artması ise beslenme rejimimizde ürik asit içeren gıdalara fazla yer vermemizle ilişkilidir. Çok fazla içki, kahve, çay ve sigara içmek ya da fazla tatlı yemek gibi.

Kansızlık

Kandaki kırmızı kan hücrelerinin azalmasının nedeni, büyük olasılıkla, pişirilmiş ve rafine edilmiş gıdalar, tatlılar, hayvansal proteinler ve pastörize edilmiş süttür. Sindirilmesi güç kalsiyum ürik asitle birleşerek çözülemeyen tuzlar oluşturur ve bu da kanın bileşiminde değişimlere yol açar.

Karaciğer ve böbrek taşları
Ürik asit yalnızca eklem ve kaslarımızda değil, böbreklerimiz ve safra kesemizde de birikir. Ürik asitten oluşan tuzlar ve organik olmayan kalsiyum, karaciğerimizde ve böbreklerimizde kristalleşirler. Bu kristaller, başlangıçta, kanallardan geçebilen kumlar şeklindedir. Yeterince zaman geçtikten sonra böbrek ve safrakesesi taşlan oluşur. Bunun sonucunda da karaciğer ya da böbreklerde ağrı nöbetleri başlar. İdrara çıkarken ağrı hissedilmesi kum oluşumunun ilk göstergesidir. Ancak, bizler bu tür göstergelerigenellikle ihmal etme eğiliminde oluruz. Taşlar oluşup da şiddetli ağrı nöbetleri yaşayana kadar durumu dikkate almayız.

Deri rahatsızlıkları
Dokularımızda biriken ürik asit ve ürik asit tuzları, aynı zamanda pek çok deri rahatsızlığının da nedenidir. Özellikle, sınırlı bir alanda görülen egzama gibi deri rahatsızlıklarının nedeni ürik asit ve ürik asit tuzlarıdır.

Şeker hastalığı ve şişmanlık
Ürik asit zehirli bir maddedir. Vücudumuz onu etkisiz hale getirebilmek için kendi kaynaklarını tüketmek zorunda kalır. Bu da metabolizmamızı yavaşlatır. Çünkü bu süreçte vücudumuzdaki mineraller, vitaminler, makro ve mikroelementler kullanılır. Bu durum vücudumuzun şeker ekonomisini altüst ederek şeker hastalığına neden olur. Kural olarak, bunun bir sonraki adımı yağ değişiminin bozulması ve anormal yağ birikimidir. Pek çok şeker hastasının şişmanlıktan mustarip olmasının nedeni budur.

Nörolojik rahatsızlıklar
Ürik asit doğrudan kanımızla temas halinde olduğu için etkileri eklem, doku ve kaslarımızla sınırlı değildir. Beynimiz ve sinir merkezlerimiz de ürik asidin zehirli oluşundan olumsuz etkilenir. Yüksek tansiyon, baş ağrıları, migren, nevrasteni, uykusuzluk ve hatta sara hastalığı aynı nedenden, yani ürik asit tuzlarının zehirli oluşu yüzünden ortaya çıkabilir.Bir keresinde, en güçlü ağrı kesicilerin bile fayda etmediği, çok şiddetli baş ağrıları çeken bir kadın hastam olmuştu. Ona iki şey yapmasını önerdim: Et yemekten vazgeçmesini ve birikmiş ürik asidin atılmasını sağlamak için düzenli olarak vücudunu temizleyecek işlemler uygulamasını. Bir ay sonra artık baş ağrısı kalmamıştı. Sonrasında, kızı ve arkadaşları da aynı tedavi yöntemini uygulamaya başladı. Bu tedaviyi yıllar boyunca çok kişiye tavsiye ettim. Bu kişiler yalnızca baş ağrılarından değil, eklem, kemik ve kaslarındaki ağrılarla birlikte bütün diğer rahatsızlıklarından kurtulduklarını söylediler.

Ürik asidin vücuttan atılmasını sağlayantemizleme işlemleri
Bu işlemler osteoporoz, gut hastalığı, kronik romatizma, safrakesesi ve böbrek taşları, kansızlık, bazı nörolojik rahatsızlıklar, şeker hastalığı, şişmanlık, yüksek tansiyon, gastrit ve karaciğer rahatsızlıklarına karşı kullanılabilir. Zehirli ürik asidi vücudumuzdan atmak için en iyi yöntem düzenli limon suyu tüketimidir. Bu tedavi yöntemi, kronik romatizma durumunda sık sık tavsiye edildiği gibi iklimi farklı bir yere gitmeyi gerektirmez.

Görece ucuz bir tedavidir ve olağanüstü sonuçlar elde edilmesini sağlar. Bütün ihtiyacınız, bildiğimiz limondur. Tercihan ince kabuklu olanları seçin çünkü bunlar daha sulu olurlar. Taze limon suyu, havayla temas edip gün ışığına maruz kaldığında bileşimini hızlı bir şekilde değiştirir. Bu nedenle limonu önceden değil, kullanacağınız zaman sıkmaksınız.Özellikle ekşiyi sevmeyenlerde, fazla limon tüketmenin mideyi rahatsız edeceği gibi genel bir yargı var. Sindirim sisteminde gerçekleşen fizyolojik işlemleri kavradığımız takdirde, bu tür endişelerin çok yersiz olduğunu kolayca anlayabiliriz.

Limon suyu, daha ağzımızdayken, enzimlerin etkisiyle tatlılaşır. Midemize giden sitrik ve askorbik asitler, mide sıvısında bulunan hidroklorik aside kıyasla çok daha zayıftır. Dolayısıyla, midemizi kaplayan mukozaya herhangi bir zarar vermeleri söz konusu bile değildir. Tam tersine, gastrit ya da ülserden mustarip kişiler limon tedavisinden genellikle fayda görürler. Limon suyu C vitamini, mikroelementler ve hormonlar bakımından zengindir. Çözülemez tuzların ve sümüksü maddelerin vücudumuzdan etkili bir şekilde atılmasını sağlar. Her gün bir limonun suyunu sıkıp içmek, genç kalmamıza yardımcı olur. Limon suyu, östrojenbenzeri fitokimyasal maddeler de içerir. Bu yüzden, yaşı ilerlemiş kadınlar için çok yararlıdır. Limon suyunda bulunan bazı kimyasal bileşikler enfeksiyon hastalıklarını önlemekte son derece etkilidir. Sonbaharın sonlarında ve ilkbaharın ilk günlerinde baş gösteren grip ve soğuk algınlığı salgınlarında koruyucu önlem olarak limon suyu içmeliyiz.Limon suyu hem koruyucu hem de iyileştirici bir tedavi yöntemi olarak kullanılabilir.

5. Tedavi
Koruyucu limon tedavisi


Aşağıda belirtilen miktarlarda limon suyu kullanın:

1. Gün - Bir limon - 10. Gün

2. Gün - İki limon - 9. Gün

3. Gün - Üç limon - 8. Gün

4. Gün - Dört limon - 7. Gün

5. Gün - Beş limon -

6. GünBirinci günden beşinci güne kadar, her gün bir limon artırıyoruz. Beşinci günden itibaren ise her gün bir limon eksiltiyoruz. On gün boyunca toplamda otuz limonun suyunu içmiş oluyoruz.

Limon suyu aşağıdaki şekilde hazırlanabilir: Limonları ortadan ikiye kesin. Her bir yarısının suyunu sıkarak, hiç şeker eklemeden için. Eğer saf limon suyunu içemiyorsanız suyla seyreltin ve bir çay kaşığı bal ekleyin.Sıktıktan sonra kabuklarını atmayın. Limon kabuğu kalp, kan damarları ve beyin için çok değerli olan kimi fitokimyasal bileşenler ve uçucu yağlar içerir. Limon kabuklarını küçük parçalara bölerek bir kavanoza doldurun. Üzerine bal ya da şeker ekleyip buzdolabına kaldırın. On saat sonra, suyla karıştırarak çay veya kahve yerine içebileceğiniz mükemmel bir limon özü elde edeceksiniz.iyileştirici limon tedavisiLimon suyunu iyileştirici amaçla kullanacağınız zaman yalnızca saf halde tercih edin. Su ekleyerek seyreltme yoluna gitmeyin. Şeker veya bal eklemeyin.

Bu yöntemde de limon suyu her defasında taze olarak hazırlanmalı. Limon suyunu yemek yemeden yarım saat önce veya yemek yedikten bir saat sonra için. Sizin için hangisi uygunsa o saatte tüketin. Kronik, ciddi hastalıkları iyileştirebilmek için tedavi süresince toplam iki yüz limonun suyunu içmemiz gerekir. Bu sayı sizi şaşırtabilir. Bu miktarın içereceği sitrik asidi düşünmek bile kimilerinin ağızlarında ekşi bir tat hissetmesine neden olur. Ama rakamda bir hata yok. Hatta daha fazlası bile olabilir. Ama en az iki yüz limonun suyunu içmeniz gerekir.Uygulamalarım sırasında, bol miktarda limon suyu içtikleri için sağlıklarının gayet yerinde oluşunun tadını çıkaran yüzlerce insanla karşılaşmışımdır. Ben günde on bardağa kadar limon suyu içerim. Bu miktar, yaklaşık olarak kırk limonun sıkılmasıyla elde edilir.

Denediğiniz zaman bunda korkacak bir taraf olmadığını göreceksiniz. Midede çok fazla sitrik asit bulunması, ender olarak bağırsak işlevlerinde düzensizliğe yol açabilir. Böyle durumlarda, vücudumuz limon suyuna alışıncaya kadar, geçici olarak koruyucu limon tedavisi dozlarına geçip, sonra yeniden iyileştirici limon tedavisi dozuna dönebiliriz.

İyileştirici limon tedavisinde aşağıdaki dozlar önerilir:
1. ve 12. Gün - Beş limon
2. ve 11. Gün - On limon
3. ve 10. Gün - On beş limon
4. ve 9. Gün - Yirmi limon
5. 6, 7 ve 8. Gün - Yirmi beş limonİyileştirici tedavide on iki gün boyunca toplamda iki yüz limonun suyu tüketilir. Günlük miktarlar üç ila beş dozaja bölünerekalınmalı. Bazı insanlar 5,6,7 ve 8. günlerde tüketilmesi gereken bir litre limon suyu karşısında dehşete düşüyorlar. Oysa iki litre elma ya da portakal suyu içmek kimseyi korkutmaz. Limon sadece biraz daha ekşi olan, bir başka meyvedir.

İyileştirici yöntem kalsiyum taşlarının tedavisinde kullanılabilir. Limon suyu kalsiyum taşlarına karşı en etkili tedavi yöntemlerinden biridir. Terapi süresince böbreklerin çalışmasında dikkate değer bir artış olur. İdrarınızın rengi koyulaşabilir. Bir kavanozda beklettiğinizde, ürik tuzlardan oluşan kırmızımsı bir tortunun çöktüğünü görürsünüz. Tedavinin başlangıcında, bir litre idrarda ciddi miktarda tortu biriktiği görülebilir. Bu, tedavi sayesinde ürik asidin vücudunuzdan hızla uzaklaştığı anlamına gelir.

Tedavinin sonlarına doğru, uzun süre bekletseniz bile artık idrarınızın dibinde kırmızımsı tortu birikmez. Bu da vücudunuzda artık ürik asit fazlalığı kalmadığını gösterir.Limon suyu tedavisi, vücudunuzdaki vitamin eksikliklerini tamamlamak için de kullanabileceğiniz en etkili yoldur. Hepimiz kronik vitamin eksikliğinden mustaribiz. Özellikle de sigara içenlerimiz.

Çünkü bir tek sigara içmek, almamız gereken günlük miktarın dörtte birine tekabül eden 25 mg C vitaminini tahrip eder. Hâlâ sigara içen çok kişi var. Limon suyunun müthiş faydası vardır çünkü vücudumuzda kendine özgü tuzlar oluşturan kalsiyum ile tepkimeye giren tek asit, sitrik asittir. Bu tuzlar çözündükçe, vücudumuz kalsiyum ve fosforu bünyesine almaya başlar. Bu da metabolizmayı normalleştirip kemik dokularını yeniler.Sitrik asit, aynı zamanda, karmaşık sindirim süreçlerimizin ürünlerinden biridir.

Bu asidi limon suyu olarak aldığımız takdirde, susuzluğu gidermenin yanı sıra, vücudumuzun enerji tasarruf etmesine de yardım etmiş oluruz. Tasarruf edilen enerji daha sonra kemiklerimizdeki, eklemlerimizdeki, kaslarımızdaki ve kan damarlarımızdaki tuzlu tortuların ortadan kaldırılması için kullanılır. Sitrik asit aminlerle tepkimeye girdiğinde negatif yüklü aspartik asit oluşturur. Limon suyu tedavisiyle vücudumuzda oluşturulan doğal aspartik asit çok değerlidir. Hastalıkları tedavi etmek içinilaç şeklinde verilen aspartik asit hapları, daha önce değindiğimiz gibi, yapay aspartik asittir.

Şimdi size limonun yararlan hakkında daha başka bilgiler de vereceğim. Boğazınız ağrıdığı zaman, 15 dakikada bir, ince bir dilim limonu ağzınıza alarak emin. Az miktardaki seyreltik sitrik asit bile mikropları öldürmeye yeterlidir. Eğer dişeti rahatsızlığından mustaripseniz ya da dişetleriniz ağrıyorsa, iki hafta süreyle, ılık suya limon sıkarak hazırlayacağınız bir karışımla sabah akşam ağzınızı çalkalayın.

Limon, saçlan güçlendirmekte de çok faydalı ve etkilidir. Eğer kepek sorunu yaşıyorsanız ya da saçlannız zayıfsa, başınızın derisine on gün süreyle, günde bir defa bir dilim limonla masaj yapın. Bu, saçlannızı güçlendirecek ve kepek oluşumunu engelleyecektir.Limon suyu, aşağıda tarif edildiği gibi kullanıldığı takdirde, aşırı terlemeye karşı da çok yararlıdır.6. Tedaviİki litre suya dört çay kaşığı yemek sodası atarak ayaklarınız için sıcak bir banyo hazırlayın.

Bu banyoda ayaklarınızı 15-20 dakika bekletin. Ayaklarınızı kuruladıktan sonra, ayak parmaklarınızı ve parmak aralarını bir dilim limonla güzelce ovun. Limon suyuna batırılmış pamuklan gün boyunca ayak parmaklannızın aralannda da tutabilirsiniz. Bunu birkaç gün boyunca yinelediğiniz takdirde, aşırı terleme somnunuz çözülecektir. Limon suyu ile sık sık temas etmenin bir yaran da, ellerinizin ve tımaklannı- zm durumunun daha iyiye gidecek olmasıdır.

Eğer vücudunuzda kabarcıklar varsa, bunların üzerine bir dilim limon koyup bir gece bekletin. Sabahleyin kabarcık yumuşamış olacak ve temizlenmesi kolaylaşacaktır. Teninizdeki çilleri azaltmak içinse koruyucu limon tedavisini uygulayın.Kısaca, limon suyu, pek çok sağlık sorunu için son derece yararlıdır. Limon suyunu kendi vücudunuzda deneyerek, bu faydaları bizzat teyit etmenizi tavsiye ediyorum.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp