Biyokimya

Biyokimya :

Tanım

Geçen yüzyılda Alman doktor ve kimyacı Dr. Wilhelm Heinrich Schuessler tarafından bulunan ve hastalıkların vücuttaki inorganik tuzların birinin veya bir kaçının dengesindeki bozulmalardan kaynaklandığını ileri süren bir tıbbi tedavi sistemi.

Arkaplan

Geçen yüzyılın ortalarında, Dr. Schuessler hastalana sunabildiklerinden ümitsizliğe düşüp homeopatiye yöneldi. Düşüncelerinde büyük kimyacı Liebig, homeopatinin babası Hahnemann ve vücudun organik maddeler, su ve inorganik tuzlardan oluşan tek hücrelerden müteşekkil olduğunu gösteren Virchow'dan etkilendi. O devirde yapılan deneyler tüm yanmış cesetlerde 12 temel kimyasal tuzun mevcut olduğunu göstermekteydi ve Schuessler de seneler süren deneyler sonucunda bu 12 tuzun sağlığın korunmasında elzem olduğunu kanıtladı.

Her hastalık sürecinde hangi tuzlara ihtiyaç duyulduğunu keşfederek başladığı çalışmalarıyla günümüzde biyokimya diye adlandırılan marjinal tıp dalının kurucusu oldu. Zamanımızda, dünyanın dört bir yanında şirketler doktor ve hastalara satmak için onun 12. biyokimya doku tuzlarını üretmektedirler. Hahnemann'ın etkisinde kalan Schuessler doku tuzlarını homeopatik dozlarda kullandı ve bunların klinikte faydalı olduklarını kanıtladı. Schuessler'den sonra ünlü bir İngiliz biyokimya uzmanı, Dr. Eric Powell vücutta eser miktarda lazım olan yeni otuz kadar tuz olduğunu ortaya attı ve bu konuda çalışan diğerleri daha başkalarını da bulup kullandılar. Biyokimya tuzları ABD ve İngiltere'de, çok yaygın olarak Asya'da (özellikle Hindistan'da), Almanya ve Fransa'da kullanılmakta olup Fransa'da çok yaygın olan homeopatik eczanalerde satılmaktadır.

Bu tuzlar nelerdir?

Dr. Schuessler'in Tıbbi Biyokimya sistemi şu inorganik tuzları içermektedir: kalsiyum florür, kalsiyum fosfat; kalsiyum sülfat; demir fosfat; potasyum klorür, potasyum fosfat, potasyum sülfat, magnezyum fosfat, sodyum klorür, sodyum fosfat, sodyum sülfat ve silikon oksit (silika). Aşağıdaki tablo sık kullanılan bileşimleri ve onların kullanıldığı yerleri göstermektedir.

A - Demir fosfat, potasyum klorür, magnezyum fosfat: Nevralji (sinir ağrısı), nevrit (sinir iltihabı), siyatik ve ilişkili haller

B - Kalsiyum fosfat, potasyum fosfat, demir fosfat: Genel bitkinlik, sinirsel tükenme ve nekahat devresinde görülen etkiler

C - Magnezyum fosfat, sodyum fosfat, sodyum sülfat, silika: Midede asit, hazımsızlık, göğüste yanma ve buna bağlı haller

D - Potasyum klorür, potasyum sülfat, kalsiyum sülfat,silika: Hafif deri hastalıkları ve buna bağlı haller

E - Kalsiyum fosfat, magnezyum fosfat, sodyum fosfat, sodyum sülfat: Yellenme, bağırsak spazmı (kolik) ve buna bağlı haller

F - Potasyum fosfat, magnezyum fosfat, sodyum klorür, silika: Migren, sinirsel baş ağrısı ve buna bağlı haller

G - Kalsiyum florür, kalsiyum fosfat, potasyum fosfat, sodyum klorür: Sırt ağrısı, lumbago, Hemoroid ve buna bağlı haller

H - Magnezyum fosfat, sodyum klorür, silika: Saman nezlesi ve buna bağlı haller

I - Demir fosfat, kalsiyum sülfat, magnezyum fosfat: Fibrozit, kas ağrısı ve buna bağlı haller

Nasıl uygulanır?

Biyokimya bütün semptom ve oranların on iki tuzdan birinin eksikliği sonucu ortaya çıktığı prensibine dayanır. Biyokimya bir tür kendi kendine yardım olduğundan hastanın yapması gereken ilk şey, var olan semptom ve arazlardan emin olmasıdır. Biyokimya uzmanları tuzlardan birinin eksikliğinin genellikle belirgin bir takım semptomları ortaya çıkardığını savunmaktadırlar. Semptomları tedavi için hasta gereken tuzu almaktadır. Demir fosfat eksikliği iltihabi durumlar; magnezyum fosfat eksikliği spazmodik ağrılar ve kramplar, sodyum fosfat midede asit halleriyle bağlantılıdır. Söylendiğine göre hastalığın seyri değiştikçe, her yeni semptomu tedavi edebilmek için ilaçların da değiştirilmesi gerekmektedir. Bazı hastalar uzun süreli ilaç kullanımının biriken etkisinden ve vücudun kötü kullanılmasından hasta olmakta ve böyle hallerde biyokimya ilaçlarının etkisi de yavaş olmaktadır.

Bazı durumlarda istenen sonucu elde etmek ancak birkaç tuzun bir arada kullanılmasıyla mümkün olabilmektedir. Bunlar genellikle tek tek, yarımşar saatlik aralarla alınmaktadır. Dozun alınma sıklığı ve özelliği çok önemlidir. Akut vakalarda tabletler yarımşar saat arayla alınırken, daha önemsiz durumlarda iki saatte bir alınmaktadır. İlaçlardan bazıları dışarıdan da uygulanabilmektedir; örneğin böcek ısırmaları için sodyum klorür kullanılabilir. Kullananların dediğine bakılırsa biyokimya tuzları ilk yardımlarda mükemmel iş görmektedir.

Nasıl etkili olmaktadır?

Schuessler'in doku tuzları diğer homeopatik ilaçlara çok benzer şekilde etkisini göstermektedir, zaten eninde sonunda hepsi homeopatik yollardan üretilmektedir. Aslına bakılırsa biyokimya homeopatinin bir dalıdır. Fakat bazı homeopatları memnun etmeyen bir daldır. Çünkü onların düşüncesine göre ilaçlar vücuttaki dengesizlikleri normalleştirme amacıyla kullanılmalı ve sadece semptomları iyileştirmek veya ilk yardımda bulunmak için alınmalıdır. Bana soracak olursanız yaygın kendi kendini sınırlayan hastalıklar için biyokimya hastaya faydalı olabilirse de, her kendi kendine ilaç verme türünde olduğu gibi hasta, biyokimya tedavisine rağmen bir kaç günden daha uzun süre devam eden bütün semptomları ve arazları bir doktora bildirmelidir.

Görünen odur ki, biyokimya tuzlarını kullanan kişiler (bunlardan çok vardır bir İngiliz şirketi tek başına yılda milyonlarca şişe ilaç satmaktadır) hangi tuzun veya tuz bileşimlerinin kendilerine iyi geldiğini bazı hallerde öğrenmektedirler. Yani kendi özel doku tuzları bileşimlerini hazırlamakta ve doktora ancak tuzlar faydalı olmadığında gitmektedirler. Diğer kendi kendine ilaç yazmalarda olduğu gibi bu eğer ciddi durumlar görmezlikten gelinmezse doğal bir durumdur. Herşeye rağmen kendi kendine yazılan tuzların eczanelerde bulunan diğer ilaçlardan daha az yan etkisi bulunması bir şanstır. Bunlar homeopatik ilaçlar olduklarından gerçekten hastanın semptomlarına sebep olan dengesizlikleri tedavi ediyor olabilirler. Birçok homeopatin kötülediği gibi olmasalar bile, yine de herhangi bir durumda kullanılacak en iyi ilacı bulmak için biraz hüner, zeka ve sabır gerekmektedir.

Biyokimyayı uygulayanların tuzlara güveni vardır ve bunlarla başarılı sonuçlar aldıklarını iddia etmektedirler. Tuzların faydalarını gösteren, normal klinik deneylere dayanan kesin sonuçlar yoktur. Fakat bunları alan, kullanan ve değerli bulan milyonlarca insanın varlığı da bizleri bir ölçüde ikna etmektedir.

Biyokimyayı uygulayanların : (bunların birçoğu da tıbbi eğitim görmüş ve görmemiş homeopatlardır), tuzlara güveni vardır ve başarılı sonuçlar elde ettikleri iddiasındadırlar. Daha çok deneyler yapılıncaya dek bunların nasıl etki ettiklerini bulmak mümkün değildir ama birçok hallerde hiç şüphesiz faydalı olmaktadırlar. Bunların etki mekanizmaları, yapılacak deneylerle anlaşılacaktır. Hiç şüphesiz birçok hallerde de faydalıdırlar. Fakat tuzlan başarıyla kullananlar dahi bir yere gelindiğinde artık eczacılık bileşimlerini kullanmanın elzem olacağı düşüncesini onaylayacaklardır. Bütün diğer ilaçlar gibi doku tuzların da eksiklikleri vardır, ama bir kendi kendine yardım metodu ilk yardım vasıtası olarak muhtemelen mevcut diğer ilaçlar kadar etkili olup çoğundan ucuzdurlar.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp