Megalomani (Büyüklük Hastalığı)

Megalomani (Büyüklük Hastalığı) :

Kendimizi bir diğerinden bağımsız kılamıyoruz. İzole edilemez, eşgüdümsel yaşamlar! Ben ona, o diğerine.. herkes diğerlerine bir nev'i ?mecbur'. Bir kalabalık merakıdır gidiyor; peşinden de, ıssızlığa sığınma çabası baş gösteriyor. Kabul etmek gerek: Diğerleriyle de olmuyor, onlarsız da! Bu çelişki yumağına dolanmadan, ustalıkla idame ettirmek gerekiyor yaşamı. Bu nedenle sanırım, ?yaşamak, sanattır?!

Kalabalık, aslında bir megalomanlar bütünüdür. Aynadaki aksine hayran kitlelerle, mütevazilik oyunu oynuyoruz; mümkünse, burnumuzdan kıl aldırmıyoruz. Başkasınınkinden alsınlar! .Kendimi meşedesim geliyor yine, akciğerimin arasındaki o loş geçitten yukarılara doğru. Önünü alamıyorum. Şimdi suskunluğumda boğuyorum bu dalgayı; ama yakındır dillendirip, aslında kendimin ne olduğunu cümle mahlukatın suratına vurmam. Belli etmemeye çalışıyorum ama, ben bir yaşam kaynağıyım.. umut ormanı, erişilemezlik dağıyım.. benzersizlik abidesi! Ben'li zamanları, bir teselli, umar, tebessüm vesilesi olarak, etraftaki biçarelerin anılarına bırakıyorum! Ben olmasam, çağlayanlar çaya dönüşür, okyanusların azgın dalgaları sığlığa.. bensiz sevdalı bir öpüş, sevgilinin dokunuşu güzel değildir. Bensiz zamanlara çöreklenir engerekler, çiyanlar.. bilcümle kötülükler. Her saat mihenginiz olmalıyım. Ama mütevaziliğin de en onulmazı bende: İstemez minnetinizin zerresini bile, bu sonsuz enginlikteki yürek!

Kumru
En iyisi, kendimden sıyrılıp, balkondaki eskimiş ve içine ıvır-zıvırı tıkıştırdığımız dolabın tepesine, kendince yuva kurmuş kumruya betimlemeler düşünmek.

Kumru, ilk olarak Tunç Çağı'na ait çanak çömlekler üzerindeki betimlemelerde görülmüş. Pek çok din için güvercinlerle birlikte kumrular da kutsal sayılmışlar. Aslında, sembolizmde bu iki hayvanın önem kazanmasının ve halen bu yerlerini korumalarının nedeni, insanlarla birlikte, yerleşim yerlerinde, şehirlerde yaşamalarıdır. Güvercin ve kumru betimlemelerinin ortaya çıkışı şehirleşmenin bir aşamasıdır. Bu kuşların insanlarla birlikte yaşama alışkanlıklarını ne zaman kazandıklarını, bu betimlemelerden yola çıkarak saptamak mümkün.

Halı ve kilimlerdeki kumru motifleri, iyi şansı simgeler(miş).

Hacı Bektaş Veli'nin Horasandan Rum diyarına güvercin ya da kumru donunda geldiği rivayet edilir (Vilayetnâme'ler). Peygamberin torunlarından söz eden, ?Kumrunâme' diye Alevi ve Tahtacı eserleri de vardır.

Kumruların sesini bilir misiniz? Duymuşluğunuz vardır ama onun kumruya ait olduğunu bilmeyebilirsiniz. ?Hu, Hu? diye ötmesi, halk arasında Allahın adını anması olarak yorumlanmaktaymış (özellikle Anadolu Alevi inanışı). Kumru bu yüzden saygı ve sevgi görürmüş. Önce kısa, sonra uzun sesten mütevellit, özgün bir sesleniş. ?Ötüş? diyemiyorum.. bu, o sesi hafife almak olur. Mistik bir çağrışım uyandırır. İçten, taa derinlerden gelen bir mırıldanmadır.. içinin hüznünü haykıramama... taşacakken vazgeçip, yine içine gömmedir. Bu sesi sevmeyebilirsiniz. Önemi yok! Etkiler, duygusal yansısı olur.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp