Psöriatik Artrit Klinik Özellikleri

Psöriatik Artrit Klinik Özellikleri :

EPİDEMİYOLOJİ ve KLİNİK ÖZELLİKLER

Psöriazisin toplumdaki prevelansı %1-2 arasında değişmektedir. Hastalık beyaz ırkta, kuzey Avrupa ve kuzey Amerika ülkelerinde yaygın olarak bulunur. PA'in toplumdaki genel prevelansı %0.02- 0.1 arasında değişirken psöriazisli hastalardaki PA insidansı ise %5.4-7 arasında değişmektedir. Şiddetli deri tutulumlu vakalarda özellikle püstüler psöriaziste bu oran %30-40'a kadar yükselmektedir.

Karaoğlan ve ark.'nın psöriazis vulgarisli hastalar üzerinde yaptıkları bir çalışmada PA insidansı %13.7, Alper ve ark.'nın çalışmalarında %11.4, Özel ve ark.'nın çalışmalarında ise %20 olarak tesbit edilmiştir.

Heredite psöriyazis ve PA'te predispozan bir faktördür. PA'lı hastaların birinci derece akrabalarında %20 oranında psöriyazis , %5 oranında ise PA tesbit edilmiştir.

Komplike olmayan psöriazis genellikle 2. ve 3. dekadda başlarken PA ortalama 1 veya 2 dekad sonra ortaya çıkar ve prevelansında 3. dekaddan 6. dekada doğru bir artış gözlenir. PA'te E/K oranı farklı çalışmalarda büyük değişiklikler gösterse de ortalama olarak 1:1 olarak tesbit edilir. Bu oran hastalığın farklı paternlerinde değişiklik göstermektedir.

Örneğin simetrik poliartrit gösteren grupta kadın, spinal tutulum gösteren grupta erkek baskınlığı söz konusudur.

PA'lı hastaların pek çoğunda (%75) psöriazis artritten önce başlar, %15 vakada cilt lezyonları ve artrit eş zamanlıdır. %10 vakada ise artrit cilt lezyonlarından önce başlamaktadır.

Psöriazis ve PA ile bazı HLA antijenleri arasındaki ilişki bilinmektedir (HLA B13, B17, B38, B39, B27, CW6, DR3, DR4, DR7) PA'li hastaların %40- 50'sinde HLA-B27 antijeni pozitiftir. Bu oran sakroiliit ve spinal tutulumlu olgularda daha da yüksek olabilir. Yapılan çeşitli çalışmalarda HLA B27 ile sakroiliit ve spinal tutulum, HLACVV6 ile oligoartiküler tutulum, HLA DR4 ile simetrik poliartiküler tutulum ve şiddetli eroziv artrit arasında korelasyon bildirilmiştir.

Son yıllarda yapılan klinik ve epidemiyolojik çalışmalar hastalarda psöriazis başlangıç yaşına bağlı 2 farklı tip psöriazis olduğunu göstermiştir.

Tip 1 Psöriazis (Erken başlangıçlı kalıtımsal form): 40 yaşından önce başlar. Bu hastalarda daha yaygın cilt lezyonu ve tırnak tutulumu vardır. Cilt lezyonları artritten önce görülür. Kuvvetli ailesel eğilim vardır. HLA B17 ve HLA CW 6 daha sıktır.

Spondilartropati+periferik artrit birlikteliği sıktır. Tip 2 Psöriazis (Geç başlangıçlı sporadik form): 40 yaşından sonra başlar. Cilt lezyonları artritle eş zamanlı veya daha geç oluşur.Daha fazla sayıda inflame eklem vardır.HLA DR 7 ve HLA DR 3 daha sıktır.

Bazı genel özellikler PA'i tek bir antite olarak tanımlamamıza imkan verse de hastalık kendini farklı klinik görünümlerde sergiler.Birçok tartışmaya rağmen en sık kullanılan klasifikasyon Moll ve VVright'ın klasifikasyonudur.

1) El ve ayak DİF eklemlerinin etkilendiği klasik PA : Yaklaşık %10 oranında görülür. Sıklıkla tırnakta psoriatik lezyonlar ile karakterizedir.

2) Asimetrik oligoartiküler artrit: Psöriaziste eklem tutulumunun en karakteristik şeklidir. Diz gibi büyük eklemler yanısıra DİF, proksimal interfalangial (PİF), metakarpofalangial (MKF) ve metatarsofalangial ( MTF) eklemleri asimetrik olarak tutar. Daktilite yol açabilir.

3) Simetrik poliartiküler form: RA'e benzer. RA ile mukayese edildiğinde DİF eklemlerin daha sık tutulduğu, DİF ve PİF eklemlerde kemik ankilozuna eğilim olduğu gözlenir. Son yıllarda yapılan çalışmalar PA'in en yaygın formunun poliartiküler tutulum olduğunu göstermektedir.

4) Artritis mutilans: Falanks ve metakarpal kemiklerin progresif osteolizi ile karakterizedir. Sıklıkla sakroiliitle birlikte görülür.Bu tanımlama genellikle eller için kullanılmaktadır. Fakat benzer tutulum ayaklarda da görülür. (Kemiğin destrüktif lezyonu sonucu gereğinden fazla deri kıvrımı oluşur ve muayene eden parmağı ilk uzunluğuna kadar uzatabilir. Buna Teleskop belirtisi denir.)

5) Spondilitik form: izole spondilit nadir görülür(% 2-4).Genellikle periferik artritle birliktedir. Hastalık subgruplarının frekansı hakkında bir şey söyleyebilmek mümkün değildir, çünkü zaman içinde hastalar hastalık patemlerini değiştirebilmektedir. Örneğin oligoartiküler form poliartiküler forma dönebilmekte veya hastalık poliartiküler başlayıp zaman içinde sadece birkaç eklemde kalıcı olabilmektedir. Spondilartropati, periferal eklem tutulumu gösteren bireylerde hastalığın geç dönemlerinde ortaya çıkabilir. DİF eklem tutulumu tek başına oluştuğu gibi sıklıkla artritin diğer paternleri ile birlikte olabilir. PA, inflamatuvar özelliktedir. Etkilenen eklemde ağrı, şişlik ve sertlik vardır. Eklem hassasiyetinin derecesi RA'lı hastalardan azdır. PA'lı hastalarda inflame eklemler morumsu bir renk değişikliğine sahiptir ve bu durum diğer artritlerde pek gözlenmez. Eklem efüzyonu serttir, bu nedenle muayenede gözden kaçabilir. PA'i diğer artritlerden ayırmaya yarayan diğer klinik özellikler şunlardır :

• DAKTİLİT: PA için spesifiktir, vakaların %30'unda görülür, fakat Reiter'de de oluşabilir. Daktilitte bütün parmağın inflamasyonu söz konusudur (sosis parmak). Etkilenen parmaktaki eklemlerin inflamasyonu kadar tendon kılıfının da inflamasyonu söz konusudur.

• ENTEZİT: Tendon ve ligamanların kemiğe yapışma yerindeki inflamasyon olan entezit spondilartropatilerin karakteristik özelliklerindendir. PA'te asil tendon ve plantar fasia insersiyolarında entezit saptanabilir. Radyolojik olarak tendonların pelvik kemiğe yapışma yerinde veya bazen diğer konumlarda da gözlenebilir. Entesopati, hastalığın oligoartiküler formunda daha sık ve genellikle simetrik olarak gözlenir. Periferik artrit ve psöriazisi olan bir hastada entezit mevcudiyeti, RA ve psöriazis birlikteliğine karşı PA'yı destekler.

Bazı PA'lı hastalarda tek taraflı üst ekstremite ödemi görülmektedir. Günümüzde PA için geçerli, uluslararası kabul görmüş tanı ve klasifikasyon kriteri yoktur. Son yıllarda Hellivvell ve ark. PA'yı 3 bölüme ayırarak sınıflandırmıştır.

1- Periferik artrit

2- Spondiloartropati

3- Sapho sendromu

Veale ve ark., hastaların pek çoğu 1.gruba gireceğinden bu sınıflandırmayı reddetmişlerdir.En son Salvarani kendi PA'li hasta grubunda Moll ve VVright'ın kriterleri ile Avrupa Spondilartropati Çalışma Grubu Tanı kriterlerini uygulamış ve her iki sınıflandırmanın da sensitivitesini düşük, spesifitesini yüksek bulmuştur. Dolayısı ile bu kriterler PA'nın sınıflandırılabilmesi için yetersizdir. Hastalığın en uygun şekilde sınıflandırılabilmesi için hastalığın prognostik, genetik ve terapötik özelliklerini de içine alan dermatolog, romatolog ve fiziyatristlerin yürüttüğü çok merkezli çalışmalara gereksinim vardır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp