Diş Cerrahisi

Diş Cerrahisi :

Stomatit, yani ağýziçi iltihabý her yaştaki çocukta ortaya çýkabilir ve genellikle kendi başýma değil, başka bir hastalýğa eşlik eden bir bulgu olarak görülür. Akut enfeksiyon hastalýktan ve uzun süren antibiyotik tedavisinin ardýndan; bazen de sorunlu diş çýkarmaya, pamukçukta olduğu gibi vücut direncinin zayýflamasýna ve vitaminlerin yeterince alýnmadýğý kötü beslenmeye bağlý olarak ortaya çýkar.
• Ağýz nezlesi -
Daha çok bakýmsýz çocuklarda ya da ağýz temizliği yaparken mukozayý örseleyecek ölçüde aşýnya kaçýldýğý durumlarda görülür. Ağýz mukozasý yaygýn biçimde iltihaplanmýş, kýzarmýş, şişmiş ve ağnlýdýr. Bebeğin vücut sýcaklýğýnda biraz yükselme görülebilir. Belirgin bir genel belirti bulunmasa bile, bebek ağnyan ağzýndan ötürü huzursuzdur ve yemek yemek istemez. Belirtiler özgül bir tedaviye gerek kalmadan, iki üç gün içinde kaybolabilir. Ağzý gargarayla temizlemek hem ağnyý azaltmasý, hem de ikincil enfeksiyonlan engellemesi bakýmýndan yararlý olabilir.

• Uçuklu stomatit -
Ender görülen bu tip ağýziçi iltihabý topluiğne başý büyüklüğünde veziküller (içi sývý dolu kesecik) oluşturur. Bu veziküller damak ve yanak mukozasýnda üzüm salkýmýný andýran kümeler oluşturmaya eğilimlidir. Lezyonun çevresindeki mukoza biraz kýrmýzýlaşabilir. Dişetleri genellikle bu hastalýktan etkilenmez. Lezyon yutak duvarýna da ender durumlarda yayýlýr. Hastalýğa bağlý olarak vücut ýsýsý biraz yükselir.

• Aftlý stomatit -
Bulaşýcý bir hastalýktýr. Aile içinde, yakýn ilişkide bulunulan arkadaşlar arasýnda kolayca yayýlýr. Etken uçuk virüsüne çok benzeyen bir virüstür. Başka akut enfeksiyonlara bağlý olarak virüsün etkinlik kazanmasýna oldukça sýk rastlanýr. Ateş genellikle yüksektir. Bazen mukoza döküntüleri başlamadan önce ortaya çýkabilir. Genel durum belirgin biçimde bozulmuştur. Huzursuz olan bebek ağýziçinde artan ağrýyla birlikte beslenmeye karşý koyar. Bazen beyinle ilgili belirtiler de bu hastalýk tablosuna eşlik edebilir. Taný açýsýndan ağýz mukozasmda hafif kabartýlý ve bazen kýrmýzýmsý bir alanla çevrelenmiş beyaz-sarýmsý plaklarýn görülmesi Çok önemlidir. Hastalýk, adýnýn çağrýştýrdýğý anlamdan farklý olarak, vezikülle değil, epitelin yüzey katmanlarýndan fibrinli sývý sýzmasýyla kendini belli eder. Hastalýk genellikle ağýz boşluğunun ön bölgelerini, dudaklarý, dili, yanak mukozasýný, yumuşak damak ve ender durumlarda bademcikleri etkiler. Çoğu kez aftlar ağýz çevresi derisine de yayýlýr. Aftlý stomatit salya artýşýna neden olur. Ağýz mukozasýndaki bu özgül belirtilerin yaný sýra mukoza ve özellikle dişetlerinde yaygýn iltihaplanma da görülür. Bu gelişmeyle birlikte mukoza şişmiş ve yumuşamýştýr. Dişetleri dişten ayrýlabilir ya da şişerek dişlerin serbest kenarlarýný örtebilir. En ufak dokunmayla bile kanamaortaya çýkabildiğinden dudaklar üzerinde yara kabuklan bulunabilir. Bu kabuklanma da gerçek iltihaplanma durumunu gizler. Ayrýca birleşen aftlý alanlar tanýyý güçleştirebilir. Dişeti mukozasýnýn hastalýktan ağýr biçimde etkilenmesi difteriyle ayýrýcý tamda önem taşýr. Çünkü ağýz difterisi ender durumlarda dişetinden başlayarak gelişir. Suçiçeğine benzer döküntüler sýk sýk yumuşak damakta da ortaya çýkarak aftlý stomatite benzer bir hastalýk tablosuna yol açar. Ayýrýcý tanýda önem taşýyan suçiçeği, ancak derinin dikkatli bir biçimde incelenmesiyle dýşta tutulabilir.
Ýkincil enfeksiyonlarýn ortaya çýkmasý ise ülserlerin oluşmasýna neden olur. Aftlý stomatiti olan bebeğin beslenmesi büyük ölçüde zorlaştýğýndan, bu sorunun öncelikle çözülmesi gerekir. Bebeğe kolay çiğnenen ya da çiğnemeye gerek býrakmayan ýlýk muhallebi ya da benzeri sütlü tatlýlar verilmelidir. Bu yiyecekler yüksek besleyici özellikleriyle bebeğin yeterli miktarda kalori almasýný sağlar. Ağýziçi iltihabýnýn genellikle altý ya da yedinci günlere denk düşen iyileşme döneminde bebekler artýk bisküvi gibi katý besinleri de alabilecek duruma gelirler. Antiseptik ya da Lugol çözeltileriyle tedavi birçok hekimin uyguladýğý
bir yöntemdir. Ama kendiliğinden geçen aftlý stomatitin bu tedaviyle daha hýzlý bir biçimde iyileştiği söylenemez. Tedavinin gargaralar ve papatya çayýyla sýnýrlý tutulmasý daha doğrudur. Bebek çok küçükse, ucuna iğne takýlmamýş bir plastik enjektöre bu sývýlar çekilerek ağýziçi temizliği yapýlabilir. Önceden belirtildiği gibi aftlý stomatit bulaşýcý bir hastalýktýr. Bu nedenle hastanýn başka çocuklarla temasý engellenmeli, genel temizlik kurallarýna aşýrýözen gösterilmeli, bebeğin çamaşýrlan kaynatýlarak mikroplardan arýndýrýlmalýdýr. Hafif antiseptik olarak, yutulduğunda bile sorun yaratmayacak ölçüde seyreltilmiş oksijenli su kullanýlabilir. Bu su lastik bir boruyla ağýziçine püskürtülebilir. Boru her kullanýmdan önce mutlaka mikroplardan anndrnlmalýdýr.

• Ülserli stomatit -

Stomatitin bu tipi çoğu zaman çürük dişte ya da dişleri saran dişetinde başlar. Bu bölgede dişeti şişmiş ve grimsi bir renk almýştýr. Daha sonra üzeri sarýmsý gri bir katmanla örtülü derin ülserler ortaya çýkar. Diş önce yuvasý içinde sallanmaya başlar ve sonra da düşer. Ülser oluşumu yakýn bölgelere, dil ve yanak mukozasýna yayýlma eğilimi gösterir. Oluşan yaygýn doku ölümüne bağlý olarak nefes kötü kokar. Çok ağrýlý olan bu lezyonlar bebeğin beslenmesini son derece güçleştirir. Bölgesel lenf bezleri şişmiştir. Ateş yükselirse hastanýn genel durumu da bozulur. Diş çürümesine yol açan mikroplar çevre dokulara geçmeden dişle sýnýrlý kalabilir. Ama bazý koşullar çürük etkenlerini yaygýnlaştýrarak ülserli stomatite yol açar. Gerçekten uzun süre kötü ya da yanlýş beslenme bu hastalýğýn ortaya çýkmasýnda belirleyici bir rol oynamaktadýr. Yapýlan araştýrmalar C ve A vitaminlerinin eksikliği sonucu ülserli stomatitin daha kolay geliştiğini ortaya koymuştur. Belirleyici öbür etkenler arasýnda kýzamýk gibi ağýr seyreden enfeksiyon hastalýklan sayýlabilir. Ayýncý tamda cýva zehirlenmesine bağlý stomatit ve iskorbüt hastalýğý önem taşýr. Basit dişeti iltihaplanyla sýnýrlý kalacak diş çürükleri bu gibi durumlarda ağýz mukozasmda ülserli lezyonlara neden olabilir. Doku ölümü lösemiye (kan kanseri) ya da agranülositoz (kanda alyuvarlann büyük bir bölümünü oluşturan granülositlerin bulunmamasý, dolayýsýyla kişinin enfeksiyonlara karşý savunmasýz kalmasý) gibi hastalýklara bağlý olarak gelişebilir. Tedavide bol miktarda meyve suyu, kaymak ve beyazpeynirden oluşan uygun bir beslenme düzeni korunmalýdýr. C vitamini damar içine de verilebilir (100- 200 mg askorbik asit). Gargara seyreltilmiş oksijenli su ya da çok seyreltilmiş potasyum permanganat içeren çözeltiler kullanýlarak hazýrlanabilir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp