Korpus Kallozum Tarihçesi

Korpus Kallozum Tarihçesi :

Korpus kallozuma bu ismi ilk veren 2. yüzyılda (yy) Bergamalı Galenus olmuştur (Claudio Galenus 131-201). İsim korpus kallozumun kemiksi görünümünden ötürü Callus‘dan gelir. On altıncı yüzyılda Vesalius tarafından anatomik tarifi yapıldı (Andreas Vesalius 1514-1564). İngiliz Nöro-Anatomist Willis 17. yy‘da korpus kallozumun görevi üzerine bazı tahminlerde bulunmuş ve bölgenin tamamının (korpus kallozum ile girus singuli) hayal gücünün merkezi olduğunu ileri sürmüştü (Thomas Willis 1621-1675). Aynı yüzyılın sonlarında Fransız La Peyronie bölgenin hayal gücü değil ama ruhun oturduğu yer olduğunu düşünüyordu (Francois Gigot de La Peyronie 1678-1794). 18. yy‘da yine bir Fransız filozof astronom araştırıcı Vicq D‘Azir oldukça doğru bir tahminde bulunarak korpus kallozumun iki hemisfer arasında bağlantıyı sağlayan organ olduğunu tahmin etmiştir (Felix Vicq D‘Azir 1748-1794). Fransız nörolog Déjerine 1892 yılında ani gelişen parsiyel bir aleksi olgusunu bildirmiştir. Korpus kallozumun posterior kısmının (splenium) lezyonu sonucu agrafi olmadan görülen bir aleksi olgusu bu konudaki ilk bilimsel çalışmadır (Joseph Jüles Déjerine 1849-1917). Daha sonraları 20. yy başlarında parsiyel bir kallozal lezyon sonucu solak agrafik apraksi Liepmann ve Maas tarafından bildirildi . Zaman içinde konu üzerine çok sayıda bildiriler ve monografi olarak yayınlanan bilimsel makaleler çıkmaya başladı. Bunlardan Mingazzini ve Probst monografisi ilklerdendir . Beyin cerrahisinin gelişmesi modern tekniklerin cerrahiye girişi kallozotomi ve komisirotomi ameliyatlarının yaygınlaşması ile erişkinlerde korpus kallozumun görevleri ve lezyonları sonrası belirtileri oldukça zengin bir literatür alanı oluşturmuştur. Amerikan ekolünde Sperry Bogen ve ark.‘nın yayınladığı Split Brain (ayrık beyin) çalışması onlara Nobel ödülü getirmiştir. Tüm bu yayınlar erişkinler üzerine olup çocuklarda özellikle küçük çocuklarda fazla bilgi vermezler.

Tarih boyunca ruh beden akıl zihin bellek ve düşünce üzerine tartışmalar ve yayınlar yapılmıştır. İlk çağlarda kilisenin önemli baskısı ile ruh ve beden ayırımı ön planda tutulmuştur. Bu ayırım düalizm terminolojisi ile tanımlanır ve kilisenin rolünü gösteren Kartezyen düalizm tanımı ortaçağa kadar sürmüştür. Ünlü Fransız filozof Descartes ruhun korpus pineale‘de olduğunu savunur ve korpus kallozumun rolünden bahsetmez (René Descartes 1596-1650). Rönesans ile beraber tartışmalar genişlemiş ve vitalizm tartışmaları ilave olmuştur. Bedenin bir iç enerji gücü olmadan yaşayamayacağı düşüncesi ile materyal olmayan bir gücün varlığı Vitalistler tarafından ileri sürülür ve bu gücün varlığı Vitalizm olarak belirtilir. Ruh ve bedenden ayrı olarak insanın kendi iradesi düalistik düşüncenin temelini oluşturur. Kilise ile diğer bir tartışma Avusturyalı F.J.Gall ve ekibinin araştırmaları sonucu yayınladıkları kitap ile başlar. Gall beyin korteksinin “zeka ya da bilinç” bölümü olduğunu ve beyinde diğer bazı bölümlerin de birçok görevleri olduğunu yayınlaması ile kitabı kilise tarafından yasaklar listesine alınmıştı . Gall ve grubuna o zamanlar lokalistyonistler deniyordu. Sebebi de araştırmacıların beyin korteksinde belirli bölümlerin (merkezlerin) ayrı görevleri olduğunu saptamaları idi. Araştırmacıların yöntemleri trepanasyon ile korteks üzerinde uyarılar yaparak işlemsel cevapları arama idi ve bu çalışmaya Frenoloji denmişti. Frenolojistler ruh zeka fikir ayırımı yanı sıra ak ve gri madde görevleri ayırımı yaptıkları gibi iki ayrı hemisferin eş çalıştığına ama çift zeka ve çift fikir olduğuna inanıyorlardı. Beynin iki hemisferinin eş çalıştığı fakat ayrı fikir ve işlemi olduğu ileri yıllarda felsefi ve bilimsel çalışmaların konusu olmuştur (Franz Joseph Gall 1758-1828). Çok yakın zamana kadar monizm ve düalizm tartışmaları bitmemiştir. Sperry ve Bogen Split Brain (ayrık beyin) yayını ile aldığı Nobel ödülünden sonra benimsediği Mentalistik Monizm fikrine karşı Eccles ve Popper mentalistik monizme karşı çıkmış ve fizik dışı bir gücün varlığı ile düalizmi savunmuşlardır. Düalizmin en sıkı taraftarı olan Eccles Nobel ödüllü bir Avustralyalı idi (Sir John Eccles 1903-1997). Diğer düalist en az onun kadar ünlü Karl Popper Viyana doğumlu Musevi filozoftur .

Dominant süper hemisfer (sol hemisfer) hemen aynı dönemde değişik araştırıcılar tarafından bildirilir. Bunlardan en ünlüleri Portekizli Egaz Moniz Fransız Pierre Broca ve Alman Karl Wernicke‘dir. (E.Moniz 1881-1973P.Broca 1824-1880 K.Wernicke 1848-1904). Daha sonraları sol hemisferin bu farklı görevleri özellikle de konuşma ile ilgili görevi eğitim ve kültür sonucu gelişebilmesi nedeni ile çocuklar kadınlar ve beyaz olmayan ırkta gelişmemiş olduğu hatta olmadığı ileri sürülmüştür. Tüm bu iddialar modern teknoloji ile artık tamamen terk edilmiştir. Son yıllarda adeta bir kallozal nöropsikiyatri bölümü oluşmuştur. Ancak tüm çalışmaların ana kısmı erişkinlere yöneliktir. Çocuklara yönelik çalışmalar hızla artarak son yıllarda özellikle Amerika‘da bir Enstitüye dönüşmüş durumdadır. Bu konu için özel bir organizasyon olarak Denver‘de kurulan “National Organization for Disorders of the Corpus Callosum”u gösterebiliriz. Pediatrik Nöropsikiyatrinin ana konusu hemen tamamen hiperaktif çocuklar otizm öğrenme-yazma güçlükleri ve çeşitli davranış bozukluklarıdır. Preterm bebeklerde sık görülen davranış bozukluklarında korpus kallozumun morfolojik yapısı oldukça iyi incelenmesine karşın disgenezi (ince kallozum) dışında önemli başka bulgu gün ışığına çıkmamıştır . Sadece korpus kallozum agenezilerinin sık olarak girus singulatus ile beraber olabileceği bildirilir. Kalıtsal ageneziler nisbeten daha ender görülür .

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp