Etnik Narsizm

Etnik Narsizm

Nietzsche'nin "tehlikeli yaşam, güç isteği, yaşam mücadelesi, üstün insan" tezi çağdaş diktatörler tarafından benimsendi. Bu sosyal alana uygulanması demekti. Bencilliği ve üstün insan olmak için savaşmayı teşvik ediyordu. Nietzsche yardım severlik, iyilik yapmak, fedakarlık, tevazu gibi değerlerin üstün insanın ortaya çıkmasını engellediğini öne sürüyordu.

Varlıkların yaşam mücadelesi, üstün insan düşüncesi üstün ırk tezini doğruladı ve 20. yüzyıl ulus devlet anlayışı adı altında ırkçılık güçlendi. Azınlık ırklar asimile edilmeye çalışıldı, direnenler ise yok edilmeye başlandı. Nietzsche, The Anti-Christ kitabında "sert olun, acıma hissini unutun, Tanrıya ihtiyacımız yok, kötülük insanın en büyük gücüdür. Şefkat, merhamet gibi kavramlar terk edilmelidir" düşüncelerini "üstün insan ahlakı" olarak öne sürüyordu. Sonuçta, ideal dünya düzeninin üstün insanların kuracağı aristokratik bir dünya düzeni olacağını savunmuştu. Bencilliği, etnik narsizm olan ırkçılığı, yöntem olarak şiddeti, Darwin'in biyolojik bilimlerdeki tezine dayandırarak bilimle pagan kültürün birleşmesini sağlamıştı.

Öjeni tezi bu kapsamda ortaya çıktı. Üstün ırkın gen havuzunun aşağı ırkın gen havuzuna karışmaması için kafatası ölçümleri yapıldı. Bilim adına ortaya çıkan bu görüşe kilise direnemiyordu. Gen havuzunu korumak için hastalara hızlı ve etkili zehir vermek, yaşlıları yok etmek, sakat doğan bebekleri hemen öldürmek tezi ünlü zoolog Haeckel'e aitti. Hitler de Steilizasyon merkezleri oluşturarak bu tür hasta ve sakatları buraya toplayıp öldürüyordu.

Bireysel narsizm, ırksal saflık, en uygunun ayakta kalması adı altında sosyal narsizme dönüşüyordu. Antik çağın Pagan kültüründeki savaş tanrısı Waton'ın (Odin) sembolü olan gamalı haç faşizmin sembolü oluyordu. Tanrı krallar böylece ortaya çıkıyordu.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp