Yumurtalık Kanseri Hastalığı

Yumurtalık Kanseri Hastalığı : Yumurtalık kanserleri tedavi başarısı zor olan kanserlerden birtanesidir. Amerika'da yapılan araştırmalarda kadınlarda 5. sıklıkta görülen ve aynı zamanda kadınlardaki kanserlere bağlı ölümler arasında 5. sırada yer alan kanser çeşidi yumurtalık kanseridir.

Yumurtalık kanseri tanısı geç konulan bir kanser olması bu kanserin önemini belirtmektedir. Yumurtalık kanseri teşhisi koyulan kadınlarda ortalama beş yıllık yaşam süresi %30 dolaylarındadır.

Eğer kanser metastaz yani bulunduğu noktadan başka dokulara yayılım yapmamışsa hastaların çoğu beş yıldan daha fazla yaşar.

Her yaşta ortaya çıkabilen bir kanser türü olan yumurtalık kanseri sıklıkla 45‘li yaşlardan sonra görülmektedir. Özellikle menopozdansonra görülme olasılığı artmaktadır. Bu dönemden sonra yaş arttıkça yumurtalık kanseri riski artmaktadır. 70 yaşından sonra en yüksek düzeye yaklaşmaktadır.

Yumurtalık kanseri, köken aldığı dokunun çeşidine göre farklı türlere ayrılır. Bu türlere bağlı olarak da görülme sıklığı ve başlama yaşı değişir. En sık görülen türü ise yüzey epitelyum hücrelerinden köken alan kanserdir.

Klinik değerlendirme Ve Tanısal Yaklaşım

Yumurtalık kanseri erken evrede belirtisizdir. Hastalık ilerledikçe hastalığa özgü bir takım belirti ve bulgular oluşmaya başlar. Hastalarda yumurtalıktaki kitlenin büyüklüğü ile orantılı çevre dokulara bası ile oluşan karında gerginlik , Gaz sancısı ve karında dolgunluk hissi % 70 ‘inde varolan başlıca yakınmalardır.

Ayrıca karın ağrısı , bel ağrısı , kabızlık ve idrar yolu şikayetleride daha az sıklıkta rastlanılan belirtilerdir. Hastalık ilerledikçe ve yumurtalıktaki kitle büyüdükçe bu şikayetlerin şiddetide ilerler , karında ve akciğer zarları arasında sıvı birikir. Bu da karındaki rahatsızlık hissinin artışının yanı sıra nefes darlığı gibi solunum sistemine ait şikayetlerinde tabloya eklenmesine neden olur.

Başlangıçtan itibaren sindirim sistemine ait şikayet ve bulgular varsa sindirim sistemine ait bir tümörün yumurtalığa yayılımı klinisyence akıldan çıkarılmaması gereken bir olasılıktır. Jinekolojik muayenede yumurtalıkta kitle ele gelen hastalarda sırasıyla ultrasonografi , Tomografi , MR gibi görüntüleme tetkiklerinin yanısıra , sindirim sistemine ait tümörlerin tanısına yönelik kolonoskopi ve gastroskopi planlanmalıdır.

Yumurtalık kitlelerinde kapalı cerrahi ile değerlendirme yapılabilir ancak bu yöntemde tıpkı eksik cerrahi girişimde de olduğu gibi tümör hücrelerinin saçılarak yayılması olasılığı varolduğundan dikkatli olunmalıdır.

Tümör belirteçleri kanda ölçülerek yumurtalık kanserinde sıklıkla tanısal amaçla kullanılan bir veridir. Ancak unutulmaması gereken bu tümör belirteçleri tümör olmadanda yüksek olarak saptanabilir , ve de kan seviyelerinin hastalığın ilerleme hızıyla ilişkisinin olmadığıdır. Tedavi sonrası izlemde ve nüks halinde bu tümör belirteçleri önemli bilgiler verir.

Risk Faktörleri

• İleri yaş
• Ailesel yumurtalık kanseri öyküsü ve kalıtsal bir takım genetik yatkınlık sendromları
• Kısırlık
• Hiç doğum yapmamış olma
• Geç menopoz yaşı
• Erken adet görme yaşı

Süt verme , çok sayıda doğum yapmış olanlar , doğum kontrol hapı kullanımı , rahimi herhangi bir nedenle çıkarılanlarda yumurtalık kanserine yakalanma olasılığı azalmış olarak kabul edilir.

Kadınlarda ölüm nedenleri arasında beşinci sırada yumurtalık kanseri yer alır. Tüm diğer jinekolojik kanserlerle kıyaslandığında jinekolojik kanserlerden ölüm sebepleri arasında birinci sırada yumurtalık kanseri gelir. Yumurtalık kanseri sıklığı 70 yaş üzerinde en yüksektir, 40 yaşından önce nadir olarak görülür.

65-75 yaş aralığında sıklığı artmış olarak bulunur. Genel olarak incelendiğinde gelişmiş ülkelerde yumurtalık kanseri daha sık olarak saptanmıştır. Tedavideki tüm ilerlemelere rağmen beş yıllık sağ-kalım oranı %40 ‘ ın altındadır. Yumurtalık kanseri % 70 olarak tanı konulduğunda , bölgesel ve uzak yayılımını tamamladıktan sonra yakalanmıştır.

Yumurtalık kanserinin tanısında kullanılan görüntüleme yöntemleri nelerdir?

Bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans (MR) ve ultrason kasıklarda bir kitle olup olmadığını belirleyen görüntüleme yöntemleridir. Ancak bu yöntemler kitlenin kesin olarak kötü veya iyi huylu olup olmadığını ayırd edemezler.

Bilgisayarlı Tomografi (BT): bir x ışınının insan vücudu etrafında dönerek çeşitli açılardan görüntüleme yapan bir görüntüleme yöntemidir. Alınan görüntüler daha sonra bir bilgisayar tarafından birleştirilerek vücudumuzun içinin detaylı bir görüntüsünü oluştururlar. Film çekilirken ayrıntılar, bir çeşit boya olarak düşünülebilecek bir kontrast madde kullanılarak daha detaylı olarak görüntülenir.

Manyetik rezonans görüntüleme (MRI): manyetik alan ve bilgisayar kullanılarak vücudumuzun içinin detaylı resimlerini verir. Bu yöntemde x ışınları kullanılmaz.

Ultrasonografi: Prob adı verilen bir aletten salınan ses dalgalarının yumurtalıklar veya diğer organlardan yankılanmaları ile elde edilen görüntülerin bilgisayar yardımı ile ekrandan yansıtılması ile yapılmaktadır. Kitlesel oluşumların yapısının katı veya içi sıvı dolu kistik bir yapıda olup olmadığını ayırd eder. En sık kullanılan görüntüleme yöntemidir.

Renkli doppler akımı: Bu yöntem yumurtalıkların damarlarla kanlanmasını gösterir. Yumurtalık kanserlerinde genellikle yumurtalıklara olan kan akımı artar. Ancak bazı iyi huylu hastalıklarda da yumurtalıklardaki kan akımı artabilir.

Dokudan parça alınması (Biyopsi): Kasık bölgesindeki bir kitlenin kesin olarak kanser olup olmadığını ayırd eden tek yöntem biyopsidir. Alınan biyopsi mikroskop altında incelenir. Karın içinde sıvı biriken hastalarda (asit sıvısı), bu sıvıdan örnek alınarak kanser hücreleri gösterilebilir. Biyopsi genellikle ameliyat ile alınır. Hastalığın yaygınlığına göre yapılacak olan işlem laparotomi (karın cildi kesilerek yapılan ameliyat türü) ya da laparoskopi (karında açılan küçük bir delikten ışıklı bir aletle girilerek yapılan ameliyat) olarak seçilebilir.

Yumurtalık kanserinde cerrahi tedavinin amacı tanı ve evreleme için doku örneklerinin alınması ve kanserli dokuların çıkarılmasıdır. Bir diğer yanı yöntemi, ince bir iğne ile ultrason ya da bilgisayarlı tomografi eşliğinde girilerek parça alınması yöntemidir. Bu yöntem hastalığı çok ilerlemiş olması nedeniyle ya da başka bir hastalık nedeniyle ameliyata alınamayan hastalarda tanı konması için iyi bir alternatiftir.

Yumurtalık kanserinin belirtileri nelerdir?

Kasıklarda ağrı olması,
Kasıklarda basınç hissine bağlı sürekli idrar yapma veya dışkılama hissinin olması,
Kitle veya karın içinde sıvı toplanmasına bağlı karında şişlik yakınmasının olması,
Gaz, iştahsızlık, uzun süren karın ağrısı veya hazımsızlık gibi sindirim sistemi problemlerinin olması,
Anormal vajinal kanama olması

Yumurtalık kanseri tanısı nasıl konmaktadır?

Kasık bölgesindeki bir kitlenin kesin olarak kanser olup olmadığını ayırd eden tek yöntem biyopsidir. Biyopsi, şüpheli kitle veya oluşumdan çeşitli yöntemlerle alınan değişken büyüklükteki doku parçasıdır. Alınan biyopsi mikroskop altında incelenir. Karın içinde sıvı biriken hastalarda (asit sıvısı), bu sıvıdan örnek alınarak kanser hücreleri gösterilebilir.

Biyopsi genellikle ameliyat ile alınır. Hastalığın yaygınlığına göre yapılacak olan işlem laparotomi (karın cildi kesilerek yapılan ameliyat türü) ya da laparoskopi (karında açılan küçük bir delikten ışıklı bir aletle girilerek yapılan ameliyat) olarak seçilebilir.

Yumurtalık kanserinde cerrahi tedavinin amacı tanı ve evreleme için doku örneklerinin alınması ve kanserli dokuların çıkarılmasıdır. Bir diğer tanı yöntemi, ince bir iğne ile ultrason ya da bilgisayarlı tomografi eşliğinde girilerek parça alınması yöntemidir. Bu yöntem hastalığı çok ilerlemiş olması nedeniyle ya da başka bir hastalık nedeniyle ameliyata alınamayan hastalarda tanı konması için iyi bir alternatiftir.

Yumurtalık kanseri riskini azaltan durumlar nelerdir?

Doğum kontrol ilaç kullanımı,
Çocuk doğurma ve emzirme,
Rahmin alınması,
Tüplerin bağlanması,
Koruyucu olarak yumurtalıkların alınması,
Yağlı beslenmeden kaçınma,
Fertilizan ilaç kullanımından kaçınma.

Yumurtalık kanseri riskini arttıran durumlar nelerdir?

Menapozdan sonra hormon replasman tedavisi,
Aile hikayesinin olması (ailede iki veya üç kişide yumurtalık kanseri varsa risk %7, anne veya kızkardeşte yumurtalık kanseri varsa risk %5‘ dir),
Yağdan zengin beslenme,
Perine bölgesine talk pudra uygulanması,
Serum selenyum düzeyinin düşük olması.

Bir kadın 18 yaşına geldiğinde veya seksüel yaşantısı başladıktan sonra yıllık olarak jinekolojik muayene olması ve tetkiklere girmesi önerilmektedir. Böylelikle kadın üreme sistemine dahil organlardaki bozuklukların daha erken dönemde yakalanma şansı artmaktadır.

Günümüzde yumurtalık kanseri riski yüksek olmayan kadınlarda yumurtalık kanserinin taraması için önerilen kan testi veya görüntüleme yöntemi yoktur. Akrabalarında yumurtalık kanseri olan ve yumurtalık kanseri olma riski yüksek olan kadınlarda, transvajinal ultrasonografi (vajina içine yerleştirilen küçük bir aletle yapılan ultrasonografi yöntemi) ve kan testleri ile taranabilir. Transvajinal sonografi, yumurtalıklardaki kitlesel oluşumları iyi ya da kötü huylu olarak tip tayini yapmaksızın görüntüler.

Yumurtalık kanseri ile ilgili kan testleri arasında CA-125 düzey ölçümü bulunur. Yumurtalık kanseri olan kadınlarda bu proteinin kandaki düzeyi yükselir. Enfeksiyon, basit kist gibi bazı kanser olmayan yumurtalık hastalıklarında da CA-125‘ in kanda yükselebileceği unutulmamalıdır.

Ayrıca bazı yumurtalık kanserlerinde CA-125 yükselmeyebilir. Bu test yüksek bulunduğunda, ileri tetkikler yapılarak (görüntüleme yöntemleri), karın boşluğu içinde sıvı tespit edilirse bu sıvıdan örnek alınıp incelenerek veya doğrudan yumurtalıklardan parça örneği alınarak bir kanserin var olup olmadığı araştırılmalıdır. Kadınlarda kanda CA-125 testi ve transvajinal ultrasonografi yumurtalık kanserinin kesin teşhisi için tam olarak yeterli değildir. Kesin tanı için patolojik inceleme gereklidir.

CA-125 testi, yumurtalık kanseri nedeniyle ameliyat geçirmiş ve yumurtalıkları alınmış olan kadınların takibinde çok yardımcıdır. Bu hastalarda periyodik olarak CA-125 düzeyi ölçülerek uygulanan tedaviye cevap ve tedavi kesildikten sonra gelişebilecek nüksler takip edilir. CA-125 düzeylerinin takiplerde yükselmesi kanser nüksünün önemli bir göstergesidir.

Transvajinal sonografi ve CA-125 testleri kesin güvenilir olmamakla birlikte, ailesinde yumurtalık kanseri olan yüksek riskli kadınlarda yapılması önerilir.

Tanısı erken konduğunda tedavi edilebilen bir kanserdir. Ancak erken evrelerinde hastalık hiçbir şikayete yol açmadığı için tanı konduğunda hastalığın ilerlemiş olduğunu görmekteyiz. Bu nedenden dolayı yumurtalık kanserlerinden ölüm oranlarının tüm diğer üreme organı kanserlerinden daha fazla olduğunu görmekteyiz. Kadınlarda kanserden ölüm nedeni olan hastalıkları sıraladığımızda yumurtalık kanseri dördüncü sırayı almaktadır.

KORUNMAK İÇİN ÖNERİLER

Jinekolojik kanserlerin nedenleri çok farklı olduğu için korunmada da birçok faktörü dikkate almak gerekiyor. Rahim ağzı kanserinden korunmak için cinsel yolla bulaşan hastalıklardan özellikle insan papillom virüs (HPV) enfeksiyonundan korunma ön plana çıkıyor. Üreme çağında doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda, rahim ve yumurtalık kanserlerin görülmesinde belirgin oranlarda azaldığı bilinmektedir. Sigara kullanımı da rahim ağzı kanser riskini artırdığından sigaranın bırakılmasını öneren Prof. Dr. Umur Çolgar, şöyle konuşuyor:

”Rahim ağzı kanseri: Rahim ağzı kanserinin erken tanısı ve tedavisi mümkün olduğundan mutlaka her yıl belirgin bir yakınma olmasa da Pap smear testi yapılmalıdır. Son yıllarda HPV enfeksiyonları için aşı çalışmaları sürdürülüyor. Ancak henüz rutin kullanıma girmiş değil.

Rahim kanseri: Aşırı kilo alımının engellenmesi, karşılıksız östrojen alınmaması ve kanserleşme potansiyeli olan rahim hastalıklarının uygun tedavi edilmesi gerekiyor.

Yumurtalık kanseri: Doğum kontrol haplarının kullanılması ve ailede yumurtalık kanseri varlığında koruyucu girişimler önerilebilir. Yani yumurtalık alınabilir. Ancak bu her zaman yumurtalık kanserini ortadan kaldırmayabilir. Jinekolojik kanserlerden korunma en iyi rutin yıllık muayenelerin ihmal edilmeden yaptırılması ile gerçekleşir.”

Kemoterapi

Onkolog (kanser uzmanı) birçok ilacı bir arada kullanarak tedavi uygular. Kemoterapiden sonra genellikle tümör küçülür. Ancak 12-18 ay sonra, hastalık ilaçlara bir direnç geliştirdiği için yeniden büyümeye başlar. Bu durumda ikinci kemoterapi uygulamasında başka bir ilaç bileşimi kullanılır.

Tedavi sonrası ve bakımı

Hastalar tedavi sonrası ilk iki yıl boyunca üç ayda bir fizik muayene, kanda CA-125 tayini ve gerekli durumlarda akciğer filmi ve karın tomografileri ile kontrol edilmektedir. Sonraki üç yıl için bu kontrol altı ayda bir yapılıp, sonra da yılda bir olmak üzere yapılmaktadır.

Teşhis

Alt karın muayenesinde yumurtalıklarda bir kitle fark edilirse, doktor birtakım testler ister. Karın içinin durumunu anlamak için ultrasonografi, (yumurtalık kisti baskı yaparak şekillerini bozacağı için) kolon, böbrekler ve üreterlerin (böbrekleri mesaneye bağlayan kanallar) röntgen filmleri, yumurtalıkların durumunu görebilmek için (doktorun karında bir kesik yapıp içeriye bir alet sokarak yaptığı) laparoskopi gerekebilir. Doktor laparoskopi sırasında tümörden (habis olup olmadığını anlamanın tek yolu) küçük bir parça alabilir. Yumurtalık tümörlerinin dörtte üçü habis değildir.

Tedavi - Ameliyat

Eğer tümör erken teşhis edilmişse ve hasta çocuk doğurmak isteyen genç bir kadınsa, sadece bir tümörün olduğu yumurtalık ve onun fallop tüpü alınır. Ancak en sık görülen tümör her iki yumurtalıkta da ortaya çıkar. Durum böyleyse veya hastalık yayılmaya başlamışsa; doktor yumurtalıkları, rahmi, fallop tüplerini, yakındaki lenf düğümlerini ve yumurtalık kanseri genellikle omentuma sıçradığj için omentumu (bağırsakları örten zar) alır. Operatör bunlardan başka kanser hücreleri aramak üzere karnın içindeki birçok yerden doku örnekleri ve karın sıvısı örneği alır.

Belirtiler

- Başlangıçta genellikle hiçbir belirti yoktur;

- Karnında hafif rahatsızlık ve hafif hazımsızlık;

- şişkin karın ve karnın altında ağrı (hastalığın son safhasında)

Yumurtalık kanseri genellikle menopozdan sonra gelişir. Hiç hamile kalmamış veya hamile kalmak konusunda sorunları olmuş kadınların yumurtalık kanserine yakalanmaları olasılığı daha fazladır. Tersine, çok çocuğunuz olmuşsa veya doğum kontrol hapı kullanmışsanız bu olasılık daha azdır. Ancak her iki durumda da yıllık alt karın muayenesi çok önemlidir. Çünkü erken teşhis ve tedavi çok daha fazla iyileşme şansı sağlar.

Yumurtalık kanseri erken teşhis edilirse 5 yıl sağ kalma şansı yüzde 60-80 dir. Bu kanser türü erken dönemde teşhis edilemediği için tamamıyla iyileşme oranı yüzde 30-40 dır. Her şeye karşın günümüzde geniş çaplı bir ameliyat ve kemoterapi ile ilerlemiş vakalarda da kadınlar çok daha uzun yaşayabilmektedirler.

Yumurtalık kanseri veya Over kanseri, kadın üreme organlarında görülen kanser türlerinden biri olup en zor tedavi edilenidir. Çoğunlukla yumurtalıkların yüzey tabakasından itibaren gelişir.

Yumurtalık kanserinin en yaygın türleri üst yüzey tabakasında rastlanan epitelyal türü ve yumurta hücrelerinde rastlanan, üreme hücresi tümörüne neden olan türdür.

Yumurtalık kanserinin tedavisine geç başlanmasındaki önemli bir neden olarak, başladığında önemli bir şikayete neden olmaması gösterilir.

Başlangıçta genellikle hiçbir belirti olmazken, hastalığın son aşamasındaki belirtiler şişkin karın ve karın altı ağrılardır. Hastalık erken teşhis edildiği takdirde hayatta kalma oranı yüksektir. Daha ziyade menopoz sonrası görülmekle birlikte, her yaşta oluşabilmektedir.

Amerika da 70 kadından l inde yumurtalık kanseri görülmektedir. Bu hastalık ölümcül olabilir, ilk safhalarında pek dikkati çekecek bulgu vermez ve genellikle rutin alt karın muayenesi sırasında fark edilir.

Erken teşhis edilmezse, sonunda ağrılı bir hale gelir ve tümörün salgıladığı sıvı karnın şişmesine neden olabilir. Yüzde 70-80 vakada hastalık, bu ilerlemiş safhada teşhis edilir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp