Canan Karatay Diyabetliysen Bu Önerilere Kulak Ver!

Canan Karatay Diyabetliysen Bu Önerilere Kulak Ver! : SORU:

Nasıl kendi kendimizin doktoru olabiliriz?

CEVAP:

Tabii ki, en baştan beri söylediğimiz ve bilimsel kanıtlarla gösterdiğimiz gibi, eskiden yalnız ileri yaşlarda görüldüğü bilinen ama artık çocuklarımızda ve gençlerimizde de ortaya çıkan hormonal dengesizlikleri, metabolizma bozukluklarını ve enzim bozukluklarını önlemek ve düzeltmek kendi elimizdedir. Bu hastalıklar genetik değildir!Yüksek glisemik indeksli yiyecek ve içeceklerin aşırı miktarda tüketilmesi sonucu gelişen insülin direnci, çocuklarımızda, erken yaşlarda birçok hastalığın ortaya çıkmasının nedenidir.Aşırı şeker tüketimi bağışıklık sistemini de ciddi bir şekilde zayıflatmaktadır. Bu nedenle çocuklarımızda infeksiyon hastalıkları, her türlü alerjik hastalıklar, özellikle alerjik astıma benzer hastalıklar sıklıkla görülmektedir.Yanlış bilgiler ve yanlış beslenme biçimlerinin senelerce uygulanması sonucu, bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de genetik olmayan obezite, diyabet ve kalp hastalıkları giderek artmıştır.

Bu metabolizma bozukluklarının ve hormonal dengesizliklerin artışına paralel olarak da ölümcül hastalıklar ve buhastalıklara bağlı sakatlıklar da giderek artmıştır.16 Haziran 2013 tarihinde, Amerikan Kalp Derneğinin prestijli kalp hastalıkları tıp dergisi olan Journal of the American Heart Association det yayınlanan bilimsel çalışmada, aşırı şeker tüketiminin kalp yetersizliğine de sebep olduğu bildirilmiştir.Emory Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp Nakil Merkezi araştırmacılarının yönettiği çalışmada, aşırı şeker tüketimi sonucu, glikoz-6-fosfataz (G6P) adlı bir enzimin kanımızda yükseldiği görülmektedir. Araştırmacılar, aşırı yüksek olan glikoz-6-fosfataz (G6P) enziminin, kalp hücrelerine zarar vererek kalbin pompalama gücünü azalttığını (kalp yetersizliği dediğimiz durum) göstermişlerdir. Bu bağlamda, oldukça önemli olan bir noktaya daha dikkat çekmişler ve diyabet hastalarının kullandıkları ‘Metformin adlı ilacın, G6P enzim düzeyini düşürerek kalp adalesinin güçlenmesine neden olduğunu bildirmişlerdir.

Diyabet ilacı metforminin özelliği nedir?

Jenerik bir isim olan Metformin, Tip-2 diyabet hastaları için önemli olan bir ilaçtır. Ülkemizde çeşitli piyasa isimleriyle satılmaktadır. 1922 yılında keşfedilmiştir. 1940 yıllarından beri diyabet hastalığının tedavisinde kullanılmaktadır.Metformin diyabet hastalarında ve insülin hormonu yükselmiş olan obezler- de, insülin direncini kırmak için (bütün vücut hücrelerinde bulunan sağırlaşmış insülin reseptörlerinin, insülinin sesini duyabilmelerini sağlamak için) senelerdir kullanılmaktadır. Görevi hücrelerin, insülinin etkisini kullanabilmelerini sağlamaktır. Diğer diyabet ilaçları gibi insülinin salgılanmasını tetiklemez!Tip-2 diyabet hastalığı bir insülin direnci hastalığıdır, kanda insülin yüksekliği vardır, insülin azlığı yoktur. Tipik bir hormonal dengesizliktir. Hatta hastalık bile değildir, hormonal dengesizliğin düzeltilmesi ile diyabet hastalığı da düzelmektedir.İlk bölümlerde de açıkladığım gibi, insülin yüksekliği olan kişilerin organizması, dokuları, organları ve hücreleri, anabolik metabolizma süreci içindedir (devamlı yağ hücrelerinin yapılması ve artması).Metformin, anabolik olan metabolik ve hormonal bozukluk sürecini, kata- bolik bir metabolizma sürecine (yağ hücrelerinin yıkılması) dönüştürmeye ve hormonal dengeyi sağlamaya yardım etmektedir!

Tip-2 diyabetin diğer bir tanımlaması da, ‘insüline ihtiyacı olmayan diyabet hastalığıdır (NIDDM).Bu sebeple Tip-2 diyabet hastalarına kan şekerleri düşsün diye ‘insülin hormonu vermek, onların insülin direncini ve yağlanmalarını daha da artırarak geri dönülmez bir ‘kısır döngü’ içine sokmaktadır. Tip-2 diyabet hastaları sağlıklı ve doğru beslenmeye başladıkları ve devam ettirdikleri süre içinde kan şekeri yüksekliğinden kurtulmaktadırlar.Tip-2 diyabet hastalarının ilk seçeneği, sağlıklı yaşam biçimi ve sağlıklı beslenme olmalıdır. Destek ve yardımcı olarak da, tabii ki hekimlerine danışarak, gerekli durumlarda metformin kullanılabilir.Schwarz ve arkadaşları, insülinleri normal ya da yüksek olan bir grubu, eşit kalorili bir beslenme vererek izlemişlerdir. Günlük kalori miktarı eşit olan bu kişilerin yarısı fazla yağ ve az karbonhidratlı yemeklerle beslenmiş, diğer yarısı da yüksek karbonhidrat ve az yağlı beslenme şeklinde eşit günlük kalorilerini almışlardır. 2003 yılında yayınlanmış olan bu çalışmada, aşırı yağlı ve düşük karbonhidratla beslenen grupta karaciğer yağlanmasının azaldığını ve insülin reseptörlerinin normal bir şekilde çalışmaya başladığını bildirmişlerdir.

Peki, şeker hastalan nasıl beslenecekler?

Bu sorunun cevabı oldukça basittir: Bütün şeker hastalarının tek hedefleri ve amaçları insülin dirençlerini kırmak olmalıdır. Kitaplarım da zaten bu amaçla kaleme alınmıştır! Karatay Diyeti, Karatay Diyetiyle Yaşam Boyu Sağlık, Kara- tay Mutfağı ve Karatay Diyetiyle Obezite ve Diyabete Çözüm Var adlı kitaplarımda hassas dengeyi sağlamayı amaçlamaktayım. Öncelikle mutfağınızı Karatay Mutfağına çevirmenizi ve kitaplarımdaki önerileri uygulamanızı tavsiye ederim...Özellikle, Karatay Diyetiyle Obezite ve Diyabete Çözüm Var kitabımda bu konuyu içeren tüm bilgi ve önerileri bulabilirsiniz. Karatay Mutfağı kitabında da neleri nasıl tüketmeniz gerektiği konusunda mevsimlere göre tüm detayları ile bulabilirsiniz.Tip-2 diyabet hastaları, yüksek glisemik indeksli tüketmeyip düzenli hareket etmeye başladıkları andan itibaren insülin ihtiyaçları ve gereksinmeleri giderek azalmaktadır. Hekimlerinin sıkı kontrolü altında, zaman içinde insülin hormonu tedavisinden de kurtulmalarının mümkün olduğu bildirilmiştir.

Diyabet hastalarında gelişmiş olan bütün hormonal dengesizliği nasıl düzelteceğiz, özetleyebilir misiniz?

Gelişmiş olan hormon dengesizliği düğmeye basmakla 1-2 gün ya da 3-4 hafta içinde düzelmez. Öncelikle bunu bilelim ve bunun bilincinde olalım!Şu dört madde sabırlı bir şekilde uygulanabilirse hormonal bozukluklar ve dengesizlikler düzelebiliyor:

1. Kan insülin düzeyi düşürülmeli! İnsülin ve leptin direnci kırılmalı! Uzun lafın kısası insülin hormonu 5 IU/ml olacak ve hayat boyu bu düzeyde tutulmaya çalışılacak. Bu nedenle yüksek glisemik indeksli yiyecekler (rafine olmuş karbonhidratlar, şekerler ve şekerli içecekler) tüketilmeyecek. Sürekli olarak hareket edilecek. Sık sık yemek yenmeyecek!

2. Kanda açlık insülinine baktırılmak. Eğer, açlık insülin hormonu 10 IU/ minin üstüne çıkmışsa, hekime danışarak gerekiyorsa (hekiminizin önerdiği dozda) metformin kullanmaya başlanmalı.

3. Her gün 2-2,5 litre su içilmeli.

4. Bu uygulamalar tam anlamıyla yapılırsa acıkma hissi ölür! “Doyamayacağım” hissi yok edilir. Sürekli “neyi nasıl yiyeceğiz” sorusunu düşünmekten kurtuluruz.

Hormonlarımız mı bizi acıktırıyor, sürekli açlık hissinin sebebi ne?

Evet, hormonlarımızdaki dengesizliğin gelişmiş olması, anabolizan ve kata- bolizan hormonlarımızın azalmaları ya da çoğalmaları veya etki edememeleri sonucunda açlık hissediyoruz. Bir şeyler yemediğimiz ya da atıştırmadığımız için değil! Bu bağlamda, insülin, glükagon ve leptin hormonlarından başka hormonlarda da bulunmaktadır. Özellikle, midede ve bağırsaklarımızda salgılanan birkaç hormonun etkilerini ve görevlerini de açıklamamız gerekiyor.En başta, ÖNCELİKLE AÇLIK HİSSİNİN ÖNÜNÜ ALMAK İÇİN MİDEMİZDE SALGILANAN ‘GHERLİN’ HORMONUNUN SALGILANMASINI AZALTMAMIZ GEREKMEKTEDİR. Bu nedenlerle, bol ve güçlü, sağlıklı protein, sağlıklı karbonhidrat ve sağlıklı yağların bulunduğu bir kahvaltı yani krallar gibi Karatay Kahvaltısı yapılmalıdır. Yatmadan 4 saat önce hiçbir şey yenmemesi ve iyi uyku uyumak da gerekmektedirAyrıca, AÇLIK HİSSİNİN ÖNÜNÜ ALMAK İÇİN ‘PYY’ DENİLEN, İNCE BAĞIRSAKLARIMIZDA SALGILANAN VE TOKLUK HİSSİ VEREN HORMONUN SALGILANMASINI ARTIRMAKGEREKMEKTEDİR. Karatay Mutfağı kitabında yer alan ‘Karatay Kahvaltı Tabağı’ bu amaçla faydalı olmakta ve kilo verdirerek, obezite ve şeker hastalığının önlenmesini sağlamaktadır.Krallar gibi, sağlıklı güçlü protein, sağlıklı yağ ve sağlıklı karbonhidrat içeren (glisemik indeksi düşük yiyeceklerle yapılan) bir kahvaltı sonucunda hazım süresi uzamaktadır. Hazım süresinin yavaş olması ve uzun sürmesi de, yenen gıdanın incebağırsaklara kadar ulaşması demektir. Yediklerimiz incebağırsak- larımıza kadar gidince, beynimiz oldukça önemli bir mesaj gitmektedir. Nasıl bir mesaj? “Bağırsaklarda hâlâ yemek bulunmaktadır, yani hazım süresi devam etmektedir, organizmanın kaloriye/enerjiye henüz ihtiyacı yoktur” gibi bir mesaj!İşte bu şekilde anlamlı bir mesajı, bağırsaklarımızda salgılanan PPY hormonu, beynimizin açlık ve tokluk merkezine iletecektir.Ancak sık sık ve azar azar bir şeyler atıştırdığımız zaman ya da rafine olmuş çabuk hazmolan karbonhidratlarla ve şekerli içeceklerle (yüksek glisemik indeksli yiyeceklerle) beslendiğimizde, PPY hormonunun salgılanması engellenmektedir. Bu durumda, beyne de sürekli olarak organizmanın yiyeceğe ve enerjiye/kaloriye ihtiyacı olduğu iletisi gönderilmektedir.GHERLİN VE PPY HORMONLARI SALGILANAMADIKLARI ZAMAN DA BEYİNDE AÇLIK HİSSİ DEVAM EDİP DURMAKTADIR!İşte bu sebeple mide ve bağırsaklarımızdan bu hormonların salgılanmalarına fırsat tanımamız gerekmektedir! Bol yağlı, bol proteinli ve az miktarda düşük glisemik indeksli karbonhidratlarla beslenirsek bu sorunu kökünden çözebiliriz. Karatay Diyetinin temelinde bu bilimsel gerçekler bulunmaktadır.KARATAY DİYETİ ‘SÜREKLİ AÇLIĞI’ ÖLDÜRMEKTEDİR!KARATAY DİYETİ’Nİ UYGULADIĞINIZ ZAMAN BİR STRES HORMONU OLAN VE STRESE BAĞLI OLARAK YÜKSELMİŞ OLAN ‘KORTİZOL’ HORMONUNUN DÜZEYİ DE DÜŞECEK, SÜREKLİ AÇLIK HİSSİNİZ ORTADAN KALKACAKTIR.Kronik stresimizi azaltmak için en ucuz ve en kolay yol muntazam bir şekilde, düzenli ve sürekli olarak kendi tempomuzda her gün en az 20 dakika yürümektir.Ayrıca su kenarında vakit geçirmek ya da uzun uzun denizde yüzmektir. Diğer bir deyişle, denizde uzun süre vakit geçirmektir. Yarışır gibi hızlı yüzmek değil de, denizde su içinde kalmak aynı zamanda sevdiğiniz bir şarkı mırıldanmak, şiir okumak ya da aorebik hareketler yapmaktır.Sevdiklerinizle eğlenip dans etmek, çayda çıra oynamak, kol bastı yapmak ya da halay çekmek, eğer biliyorsanız ya da becerebiliyorsanız tango yapmak da diğer alternatiflerdir. Sevdiğiniz bir müziği dinlemek ya da mırıldanmak bile stresinizin azalmasına neden olur.Bu kadar yorulduktan sonra rahat, derin ve iyi bir uyku da stresinizi giderek azaltacaktır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp