Balın Faydaları Nelerdir

Balın Faydaları Nelerdir

60 yıldan bu yana balcılık mesleğini yaptığını belirten Cuma Karahan,“Arıcılık kolay bir meslek değil. Arı çok nazik, çok zarif bir hayvandır. Arı 3 ile 6 kilometre arasında gider fazla gidemez. Bal 5 ayda oğul verir. Oğuldan sonra 7 ayda arı bal yapmaya başlar. Bu mesleğe yıllarımı verdim. Balın petek çeşidi fenni baldır. Bir de kara kovan balı vardır. Onu da yüzde yüz arı yapar.Fenni balın peteği hazırdır. Kara kovan balı yüzde yüz kendi balı olduğu için zahmet görür.1980 yılından beri balcılık yapıyorum. Dışarı gittim ancak buraya gelince balcılık mesleğine devam ettim” dedi.

Balın siroz hastalığının tedavisinde önem arz ettiğini aktaran Karahan, “Bal mide ve bağırsak gazlarını gidererek kanı çoğaltır. Balın faydalarından birisi ise; idrarı söktürüp öksürüğü kesmesidir. Bal vücudu güçlendirerek vücutta oluşan rutubeti dışarı atıyor. Damarları genişleterek kalbi güçlendiren bal, mide ve bağırsaktaki artık maddeleri dışarı atar. Bal, felç ve yüz felcini önlüyor. Zehirlenmelere karşı mukavemet gösteren bal, mideye ferahlık verir. Bal çörek otu ile beraber yenildiğinde sırt ağrılarını önlüyor. Bal limonla içildiği zaman nezlenin geçmesini sağlıyor. Antibakteriyel özelliğinden dolayı içinde, bakteri ve mantar oluşturmayan bal, birçok gıda içerisinde bozulmadan saklanan bir özelliği sahip” diye konuştu.

Balın birkaç dakika içerisinde ağrıları dindirdiğini kaydeden Karahan, “Bal, süt ile karıştırılıp içilirse ağrıları kesiyor. Gözün görme gücünü de arttırıyor. Romatizmalı hastalarda kullanıldığı zaman hastanın kısa sürede iyileşmesini sağlıyor. Bal içerdiği enzimler sayesinde de şişmanlığı önler” ifadelerini kullandı.

Bal Nedir

Bal, arılar tarafından çiçeklerden ve meyve tomurcuklarından alınarak yutulan nektarın arıların bal midesi denilen organlarında invertaz enzimi sayesinde kimyasal değişime uğramasıyla oluşan ve kovandaki petek hücrelerine yerleştirilen çok faydalı bir besindir. Nektar bala çevrilirken arılar sağladıkları invertaz enzimi sayesinde sakkarozu inversiyona uğratarak fruktoz ve glikoz şeklinde basit şekerlere dönüştürür ve fermantasyonun meydana gelmesini önleyecek miktarda suyunu uçururlar. Kovandaki hücrelere yerleştirilen ve üzeri mumdan bir kapakla örtülen bal arılarca sağlanan özel havalandırma sistemi sayesinde bildiğimiz tat ve kıvama gelir.

Balın rengi, şeker dengesi ve tadındaki farklılık tamamen toplanan nektarlardan kaynaklanmaktadır. Balın kokusunu, çiçeklerdeki aromalı uçucu yağlar verir ki bu aynı zamanda çiçeklerin kokularını sağlayan yağdır.

Bal üretiminde ½ kg ham nektarı toplamak için 900 bin arının bir gün boyunca çalışması gerekir. Toplanan bu nektarın ise ancak bir kısmı bala çevrilebilir. Elde edilen balın miktarı getirilen nektarın şeker konsantresine bağlıdır. Bal nem, güneş ışığı, kaynatma gibi sıradışı bir etkiye maruz kalmadıkça bozulmaz ve zaman faktöründen etkilenmez.

Balın Özellikleri

Kristalize olma (şekerlenme); Çam ve kestane balı dışındaki ballar (çiçek balları) soğuk ortamda şekerlenirler. Balın su içeriği şekerlenmeyi artırır. Sahte ballar şekerlenmez. Şekerlenme balın polen tarafından tetiklenen kristalize olma durumudur.
Bal higroskopik bir madde olup havadan nem alma özelliğine sahiptir. Havada % 58 rutubet olduğu zaman balda su miktarı %17,4 civarında olur.
Viskozite; akıcılığa karşı koyma özelliğini ifade eder. Buna "balın bünyesi" de denir. Ağır bünyeli bir balın akıcılığı yavaş yani viskozitesi yüksek olur. Viskozite balın içerisindeki su miktarıyla yakından ilgilidir.

Balın özgül ağırlığı içerisindeki su miktarı ve sıcaklığa göre değişmektedir. 200 °C de balın özgül ağırlığı 1.4225 bulunmuştur.
Kırılma Sayısı; refraktometre ile ölçülür. Sıcaklık önemli rol oynadığından bu işlemde 20 °C de yapılır ve balın içindeki su miktarı tayin edilmektedir.
Renk; balın bir optik özelliği olan renk değişiklik gösterir. Bal renksiz durumdan koyu kırmızıya kadar değişebilir.

Balın içeriğindeki şekerin cinsine bağlı olarak ışığın sağa ya da sola kırılması söz konusudur. Bu özellik bal analizinde bala katılan bazı şekerlerin tespit edilmesini sağlar.

Kimyasal yapı
Genel olarak balların toplandığı değişik bitki kaynaklarına göre farklı aroma, tat, renk, yoğunluk ve kristalize sahip oldukları tespit edilmiştir. Aynı şekilde ballarda akıcılık kimyasal bileşimi, şekerler, rutubet, enzimler, vitaminler, asitler, kolloidal maddeler ve bileşimi bilinmeyen maddeler bakımından değişik oldukları bildirilmişlerdir.

Asitler; Uzun yıllar bal içerisinde sadece formik asit bulunduğu fakat analiz metotları geliştirilince asetik, bütirik, sitrik, kaproik, laktik, formik, malik, okzalik, suksiniletannik, tartarik ve velarikasidlerin varlığı tespit edilmiştir. Balın pH'sı 3,29-4,87 arasında değişmektedir.

Enzimler; Çeşitli araştırıcılar balda diyastaz veya amilaz, nikotin, invertaz, katalaz, oksidaz, fosfataz enzimlerini bulmuşlardır. Bu enzimlerin bir kısmı bitkiden gelmekte bir kısmı ise arının başındaki bezlerden salgılamaktadır.

Vitaminler; Eskiden bal içerisinde vitamin olmadığı veya çok az olduğu düşüncesi hakimdi fakat kimyasal ve biyolojik araştırma metotları geliştirildikten sonra bal içerisinde çeşitli miktarda, tiamin, riboflavin, askorbik asit, piridoksin, pantotenik asit, niasin ve az miktarda biotin, folik asit tespit edilmiştir.

Minareller; Bal içerisindeki minerallerin miktarı %0,02 ile %1,0 civarındadır. Bu minareller Potasyum, klor, kükürt, kalsiyum, sodyum, fosfor, magnezyum, silisyum, demir, mangan ve bakır’dır. Bunlar içerisinde potasyum, kalsiyum ve fosfor fazla bulunmaktadır.

Proteinler; Çeşitli araştırmacılar bal içerisinde az miktarda albuminoidlerin ve protein yapı taşları durumunda olan amino asitlerin olduğunu tespit etmişlerdir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp